OFF ASİYE, HERKESİ ŞİŞİRDİN

YAŞAR EYİCE *- HAYVANLARLA YAŞIYOR! Bir büyük ne demiş? “Okuma ve yazmayı öğrenmenin insana ne faydası var ki, düşünmeyi başkasına bıraktıktan sonra?..” Hiç… Geçenlerde yurt dışında, Fransa’da ‘felsefenin kitabını yazacak!’ derecede eğitimde yükselen bir Türk dostuma, ‘Neden yazmıyorsun, neden Türk üniversitelerinde öğrenci yetiştirmiyorsun?” diye sordum… Sadece gülümsedi… Bildiğim kadarıyla bir süre önce çok önemli bir üniversitemizde ‘konu ile ilgili kürsü açılmasının sağlanacağı’ meslektaşı bir profesörden öneri olarak, kendisine götürülmüş, ona da ‘omuz silkeleyerek’ yanıt vermiş… Gerçekten üzülüyorum… Bir yanan değerlerimizi kaçırıyoruz, bir yandan yurda ‘memleket sevdası’ ile gelenleri de ikna edemiyoruz. Belki de ‘ıvır zıvırla uğraşamam’ ya da ‘uğraşmaya değmez!’ diyerek hayvan yetiştirmeyi tercih ediyorlar… Sakın yanlış anlaşılmasın, gerçekten kurduğu çiftlikte inekler, kuzular ve toprakla yaşıyor, sözünü ettiğim değerli akademisyenimiz… Bir gün izin verirse kendini de tanıtırım… *- TERSİNE BEYİN GÖÇÜ ÇAĞRISI Türkiye’nin en önemli gündemlerinden biri haline gelen beyin göçü, nitelikli iş gücünün kaybı nedeniyle ekonomik büyüme, inovasyon ve teknoloji kapasitesini doğrudan etkilemektedir. TÜİK ve uluslararası raporlara göre son yıllarda Türkiye’den yurtdışına giden genç yetenek sayısı artış göstermektedir. Bununla birlikte, küresel trendler “tersine beyin göçü”nün de stratejik bir fırsat sunduğunu ortaya koymaktadır. Uygun koşullar sağlandığında, yurtdışında eğitim görmüş veya çalışmış gençlerin bilgi, beceri ve sermayelerini ülkelerine geri getirerek değerlendirme eğilimi giderek güçlenmektedir. Bu doğrultuda, EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, nitelikli insan kaynağını ülkemize kazandırmak amacıyla öncü bir girişim başlattı. EGİAD, GreaTR iş birliğinde “Tersine Beyin Göçü” Seminerini düzenleyerek hem iş dünyasını hem de genç yetenekleri stratejik bir perspektifle bir araya getirdi. *- SEMİNER VE PROTOKOL Seminerde, yurtdışında eğitim almış gençlerin Türkiye’ye dönüş motivasyonları, ekosistemin sunduğu imkânlar ve iş dünyası için yaratacağı fırsatlar ele alındı. Etkinliğe, GreaTR Kurucu Ortakları Talya Nisari ve Araz Alemfamian konuşmacı olarak katıldı. Seminer sonunda EGİAD ve GreaTR arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. Bu protokol kapsamında EGİAD üyelerinin şirketleri, GreaTR’ın kurduğu Tersine Beyin Göçü Platformuna bir yıl boyunca ücretsiz erişim hakkı elde ederek yurtdışındaki nitelikli Türk genç yeteneklere doğrudan ulaşma imkânı kazandı. “Tersine Beyin Göçü Araştırma Raporu”na göre: Yurtdışındaki gençlerin %61’i, Türkiye’de yaşam ve çalışma koşulları yurtdışıyla benzer hale gelirse geri dönmek istediğini belirtiyor. Motivasyonlar arasında ülkeye hizmet etme arzusu, aile bağları ve kültürel aidiyet öne çıkıyor. Gençlerin beklentileri arasında adil çalışma koşulları, iş-özel hayat dengesi ve rekabetçi ücretler dikkat çekiyor. Her şirketin tersine beyin göçü politikası olmalı EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, şu mesajları verdi: “Tersine beyin göçü, ülkemiz için stratejik bir fırsat sunmaktadır. Gençlerimiz, yurtdışında kazandıkları vizyon ve deneyimleri Türkiye’ye taşımak istiyor. Bizlere düşen, onlara bu katkıyı sağlayabilecekleri zemini hazırlamaktır. Artık her şirketin bir tersine beyin göçü politikası olmalı; çünkü gençler sadece dönmek istemiyor, aynı zamanda değer görmek ve potansiyellerinin tanındığını hissetmek istiyor.” *- ARZU EDİLEN Özhelvacı ayrıca İzmirli iş dünyası ailelerine seslenerek Tersine Beyin Göçü gerçekleştirmeleri için çağrıda bulunarak, şunları vurguladı: “Biz, bu gençlerimizin de eğitim ve deneyimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine dönerek ister aile şirketlerinde ister farklı sektörlerde aktif rol almalarını arzu ediyoruz. Derneğimiz, iş dünyasının yurt dışında okuyan çocukları için Türkiye’de cezbedici bir sosyal ortam oluşturmaktadır. Tüm faaliyetlerimizle bu ortamı sağladığımıza inanıyoruz. Amacımız, yurt dışındaki tüm gençlerimizin “Türkiye’de bana uygun bir gelecek var” diyerek gönül rahatlığıyla evlerine dönebilmeleridir.” *- 110’DAN FAZLA YETENEK GERİ GELDİ GreaTR Kurucu Ortağı Araz Alemfamian da yaptığı konuşmada, GreaTR'nın 2020 yılında tersine beyin göçü platformu olarak başladığını dile getirerek "Yurt dışında eğitim alan genç Türk yeteneklerini Türkiye'de önde gelen şirketler ile bir araya getiriyoruz. Bizden önce bu gençlerin yurt dışına gittikten sonra Türkiye ile ortak bağ kurabilecekleri bir ortak platform arayışı vardı. Biz de bu sorundan yola çıkarak hem gençler yurt dışına gittikten sonra maddi ve manevi karşılıklarını alabilecekleri şirketler ile tanışsınlar hem de şirketler yurt dışında en iyi okullarda eğitim almış genc yetenekleri şirketlerine katarak büyümelerine katkı sağlasınlar diye GreaTR kurduk. GreaTR şu anda 30 ülke 140 şehir 290 üniversiteden en iyi Türk yetenekleri barındıran bir platform haline geldi. Bu 5 sene içinde 110'dan fazla yeteneği Türkiye'deki şirketlere getirdik. Tersine Beyin göçü platformunu kurmakla bu yolculuğumuz hızlanarak ilerleyecek” dedi. *- İZMİR'DE ÇALIŞMAK İSTİYOR Talya Nisari ise konuşmasında 2025 Şubat ayında Türkiye'nin ilk Tersine Beyin Göçü Raporu’nu yayınladıklarına dikkat çekerek, “Burada yurt dışında okuyan fakat geri dönen Türklerin yüzde 23'ü İzmir'de çalışmak istiyordu. EGİAD ile iş birliği de bu şekilde başlamış oldu. Tersinebeyingocu.org adındaki Web sitesine Türkiye’deki şirketler iş ilanı koyuyor. Sadece yurt dışında okuyan dünyanın en iyi 150 üniversitesinden mezun veya okuyan öğrencilerin bu ilanlara başvuru yapması hedefleniyor. EGİAD ile iş birliği kapsamında çoğunlukla Marmara'da olan bu kitleyi Ege Bölgesi'ne de açıyoruz. Yurt dışında okuyan Türkler geri döndüklerinde Ege Bölgesi’nde iyi şirketlerine ilanlarını görebilecekler” dedi. -Kimler gidiyor?: Gençlerin çoğu özel liselerden, en çok okunan alanlar mühendislik, ekonomi, işletme. Motivasyonları ne? Daha kaliteli eğitim, global vizyon, özgürlük, yeni kültürler tanımak. Zorluklar: Yalnızlık, aidiyet eksikliği, bürokrasi, ayrımcılık, finansal zorluklar. Türkiye’ye Dönüş: %61’i uygun koşullar sağlanırsa dönmek istiyor. Bariyerler: Dönünce değer görmeme korkusu, düşük maaş, standart kaybı. Gençler ne istiyor?: “Biz global profesyoneliz, dönmek için vizyon, alan ve güven istiyoruz.” *- BEYAZ LİSTE AZIMLI TÜRSAB’ta ‘Beyaz Sayfa’ açılacak mı bilmiyorum? Ekselans Turizm’in yöneticilerini kuruluşundan bu yana tanıyorum. Sevgili Lauara şimdi uzaklarda, sanıyorum Londra’da mesleki çalışmalar yapıyor. Yaklaşık bir zamanda yanlarında çalışan bir Türk gencini tanıttı ve sorunları için yardım istemişti. Faydam olmadı, çünkü bağlantı sağlayamadım. Son yıllarda ise mesleğini gönülden seven Seçil Yatkın, bayrağı ele aldı. Kısa adı TÜRSAB olan, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği İzmir Bölge Temsil Kurulu seçimlerine ‘Beyaz Liste’ olarak girdiler. İzmir ve Manisa’daki seçimleri ‘Beyaz Liste’ kazandı. Seçil Yatkı, ‘İzmir ve Manisa el ele bölge turizmi için çalışmaya başlıyoruz. Sürece emek veren, sandığa gelip iradesini koyan herkese teşekkürler. ‘Koltuk değil sorumluluk; makam değil hizmet’ diyor. ‘Beyaz Liste’ye, yani görev alanlar kimler? Göz atınca şu isimleri gördüm: İsmail Hakkı Karadeveci (Başkan) (Karadeveci Turizm ve Seyahat Acentası) Bu arada geçmiş zamana gideyim: Milas (Muğla) Merkezle bir seyahat şirketi vardı. Çok ünlü idi. Özellikle İzmir’den Bodrum’a yolcu taşırdı. Güvenli idi. Karadeveci seyahat otobüsleri ile çok seyahat yaptım, aklıma o güzel günler geldi. Nedense büyük atılım yapıp Türkiye’nin en ünlü firmaları arasına girmek istemediler. Neyse yönetimi yani grubu tanıtmaya devam edeyim: Kemal Şençamlar (Vita İzmir Turizm Seyahat Acentası), Sevim MerveArkas (Art Monre ve Travel Agency Turizm Seyahat Acentesi), Mustafa Eren Küçükkibar (Yeni Atılım Turizm Seyahat Acentesi), Seçil Yatkın (Ekselans Turizm Seyahat Acentesi), Çetin Çıtak (Çedev Turizm Seyahat Acentesi), Senem Hakyemez (PSD Senem Deniz Turizm Seyahat Acentesi)… *- GENEL KURUL ÇOK ÇEKİŞMELİ GEÇECEK TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği), Türkiye’deki seyahat acentelerini temsil eden resmi meslek birliğidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde faaliyet gösterir ve turizm sektörünün düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Kuruluş Amacı şöyle: Seyahat acentelerinin haklarını korumak, sektörde kaliteyi artırmak ve turizm faaliyetlerini yasal çerçevede yürütmek. 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’na kurulmuş ve seyahat acenteliği yapmak isteyen işletmelere A, B ve C grubu belgeler verir: A Grubu:Yurtiçi ve yurtdışı tüm turizm faaliyetlerini kapsar. B Grubu: Kısıtlı faaliyet alanı sunar. C Grubu: Eğitim amaçlı geziler gibi dar kapsamlı hizmetler için verilir. Faaliyetleri arasında, - Turizm fuarları ve kongreler düzenler (örneğin TTI İzmir, İstanbul Turizm Fuarı). Seyahat acenteleri için istihdam projeleri geliştirir. Üyelerine özel finansal ve sigorta avantajları sunar. TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) İzmir Bölge Temsil Kurulu seçimlerine ‘Beyaz Liste’ olarak girenlerin yedek üyeleri ise şunlar: Selçuk Daştan, Yasemin Yaprak Demirtaş, Hüseyin Taha Erdem, Musa Adışen, Deniz Turu, Serkan Tamer, Sinem Vildan Meçik,,, ‘Meçik’ soyadı bana, bir zamanlar Türkiye’nin en büyük fabrikaları ve sanayicilerinden, FAMERİT’in kurucusu Hakkı Meçik’i anımsattı. Bornova’daki villa tipi evinde, Çocuk Hastanesi’nin kurucu Başhekimi ve İzmir Kültürpark’ının ‘Enternasyonal Fuar Alanı) kurucusu Dr. Behçet Uz ve komşusu Bornova eşrafından Rıza İnce ile yaptıkları iddialı tavla partilerini de anımsıyorum. Hakkı Meçik Türkiye’nin en önemli yerlerine, İstanbul – Çanakkale dahil Avrupai yer karolarını gönderirken, DYO’nun bitişiğindeki geniş alandaki fabrikasının önünde nakliyeyi gerçekleşecek uzun kamyon kuyrukları olurdu. Unatmadan söyleyeyim İzmir Fuarı da İzmir’in ünlü kordon boyu da, neredeyse tüm büyük belediyelerin kaldırım süslemeleri de FAMARİT ürünü idi… Daha sonra FAMERİT Seniha Hanım (Meçik) tarafından büyütüldü. Maalesef ailenin büyükleri bu dünyadan ayrılınca, tabi çok yıllar önce rakipler palazlandı, onlar da, sonraki genç nesiller de, ‘Bize yeter!’ diyerek kepenk kapattılar, başka sektörlere geçtiler. *- DEPREM BİTMEZ Deprem uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara’daki son depremi değerlendirerek, sarsıntının Tekirdağ açıklarında değil Silivri Çukuru’nun batı kenarında meydana geldiğini söyledi. 23 Nisan’daki 6.2 büyüklüğündeki Kumburgaz depreminde fayın yalnızca bir kısmının kırıldığını, Silivri Çukuru’nda ise 10-15 kilometrelik parçanın henüz kırılmadığını vurguladı. Üşümezsoy, bölgede artçıların sürebileceğini, Silivri Çukuru’nda 6.2 büyüklüğünde deprem potansiyeli bulunduğunu belirtti. İstanbul için büyük deprem riski olmadığını tekrarlayarak, “İstanbul’a doğru giden bir fay yok, risk Silivri Çukuru’nda. Kumburgaz’daki ayrı, Silivri’deki ayrı” dedi. Yanlış anlaşılmalara karşı da, “Deprem bitti demedim, İstanbul için büyük risk yok dedim. Ama Silivri Çukuru’nda kırılmayan bir kesim var, parça hâlâ kırılmadı ve 6.2 büyüklüğünde deprem üretebilir.” açıklamasını yaptı. *- GİZLİLİĞİNİ KORUYOR Araştırmacı Yazar Ercan Aydın Dolapçı, önemli bir noktayı irdelemiş ve · Amiral Cem Gürdeniz ile görüşmüş. Ben de ‘ulusal güvenliğimize’ büyük önem verenlere hatırlatmak ve dikkatlerini çekmek için değerli Amiralimizin görüşlerini paylaşmak istiyorum. "Küresel, kıtasal ve bölgesel mücadelede gelecek suyun altında. Deniz üstünlüğü artık suyun üzerinde değil, derinliklerde. Dijitalleşme, radar ve uydu gözetimi yüzeyi şeffaf hâle getirirken, suyun altı hâlâ görünmezliğini ve gizliliğini koruyor. İşte bu yüzden denizaltılar, mayınlar ve insansız sualtı sistemleri günümüzün en kritik caydırıcı unsurları. *- EN ÖNEMLİ HARP ARACI ABD denizaltı gücünün %60’ını Pasifik harekat alanına kaydırdı. Hint/Pasifik cephede Filipinler, Tayland ve Sri Lanka, Yeni Zelanda dışında denizaltısı olmayan devlet yok. Dünyada denizaltı sayısının en yoğun olduğu deniz alanı burası. Mevcut filolar hızla büyüyorlar. Son olarak Hindistan Almanya’ya 6 denizaltı siparişi verdi. Filipinler ve Tayland da sipariş aşamasında. Bugün ABD’den Çin’e, Rusya’dan Hindistan’a kadar tüm küresel güçler öncelikli olarak suyun altına yatırım yapıyor. AUKUS’un kurulması, Çin’in sessiz denizaltıları, insansız sualtı araçları projeleri, geleceğin hesaplaşmasının suyun altında yaşanacağını gösteriyor. Türkiye için alınacak ders açıktır. Yarımadamızın kaderi, Mavi Vatan ve ötesinde güçlü rakipler karşısında erişimi engelleme ve saha yasaklama görevlerinin başarısından geçiyor. Bunu sağlayacak en önemli harp vasıtası denizaltıdır. Ayrıca denizaltıdan karaya ya da su üstü gemilerine karşı kullanılan güdümlü mermiler ve gezgin füzeler caydırıcılığın anahtarıdır. Bu ise ancak güçlü bir denizaltı filosu, AKYA gibi milli torpidoların, Gezgin gibi füzelerin seri üretimi ile sağlanabilir. *- DONANMANIN OMURGASI ATATÜRK’TEN Atatürk’ün Cumhuriyet Donanması’nın omurgasına koyduğu denizaltılar, bugün de Mavi Vatan’ın en büyük sigortasıdır. Kısacası, nükleer silahı olmayan bir devlet için suyun altındaki güç yani denizaltılar en büyük caydırıcıdır. Türkiye’nin bağımsızlığı ve geleceği, denizaltılarımızın sessiz derinliklerdeki varlığına bağlıdır. Yakın çevremizde ateş çemberi daralmaktadır. Türkiye, Yunanistan İsrail ve GKRY tarafından çevrelenmektedir. Bunu kırmanın en etkin yolu denizaltı filomuzu ve silahlarımızı geliştirmekten geçer. Türkiye bu kapasmada kısıtlı bütçesini denizaltılar için kullanmalıdır. *-İEOPOLİTİK ÖNCELİK; DENİZALTILAR… Kamuoyunu oldukça meşgul eden Uçak gemisi projesinin stratejik önceliği karşı karşıya kaldığımız yakıcı jeopolitik koşullarda denizaltılarla kıyaslanamayacak derecede düşüktür. Bu projeye mevcut durumda kaynak ayırmak siyasi saiklerle kamuoyunun dikkatini çekerek propaganda etkisi yaratabilir. Kamuoyunun dikkatini seçim saikiyle uçak gemisi üzerinden çekmek denizaltı ile kıyaslanamayacak derecede kolaydır. Denizaltıların gösterişi yoktur.” *- CAYDIRICI KUVVET Ancak gerçek bir savaşı caydıracak ve gerektiğinde savaşın kaderini değiştirecek olan platformlar denizaltılardır. Türkiye önümüzdeki zor döneme denizin altında güçlü girmek zorundadır. Bütün dünya bunu yapmaktadır. Nükleer silahımız yoksa en büyük caydırma suyun altında biriken güçtür. Son sözü daima denizaltılar söyler. Uçak gemisine ayrılan kaynakların denizaltı projelerine aktarılması jeopolitik bir önceliktir."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN! ACIM BÜYÜK! BOLU'DAKİ OTEL YANGININDA 66 İNSANIMIZI KAYBETTİK

KİTAPLARIN ANLATAMADIĞINI ANLATIYOR

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...