AMERİKALILARIN, YÜKSEK BAŞARI ORANLARI YANILTICI

YAŞAR EYİCE *- DEVAMINI BEKLİYORUZ Ekonomi haberleri hep canımızı sıkıyor. Biliyorsunuz sinirlerimi hoplattığı için uzun zamandır televizyon haberlerini de izlemiyordum. Bu kez Ramiz Çetin’in haberi içime biraz su serpti. Çünkü bizim kurulu fabrikalarımız şimdi de Mısır’a sökülerek giderken, Türkiye kökenli bir fabrikamız, Albert Genau’dan 800 milyon liralık yatırımla yeni fabrika hamlesi geldi. Reklamlarından hatırlayanlar vardır: Cam balkon, pergola ve kış bahçesi gibi yaşam alanlarını konforlu hale getiren sistemler, estetik ve işlevselliği bir arada sunmaları nedeniyle tüketiciler tarafından yoğun ilgi görüyor. Balkon camlama sistemleri ile ilgili faaliyet gösteren Türkiye merkezli 40 yıllık şirket, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak 800 milyon TL’lik fabrika yatırımını hayata geçirdi. Yaşam alanlarını dönüştüren cam balkon ve kış bahçesi sistemleri, estetik çekicilikleri ve işlevsellikleriyle büyük bir tüketici talebi yaratırken, dikkat çekici bir büyümenin eşiğinde duruyor. Sektör, 20 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren yerli şirket tarafından domine ediliyor. *- İKİNCİ FABRİKA Ekonomik dalgalanmalar, sanayide zor dönemlere yol açsa da yeni yatırımlarla kalkınmanın mümkün olduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkanı Adil Işıldak, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: “Böyle bir ortamda sektöre yönelik dikkat çekici bir yatırım hamlesi gerçekleştirdik. 800 milyon TL’lik yatırımla 30 bin metrekarelik alanda kurduğumuz ikinci fabrikamızı faaliyete geçirdik. Bu stratejik adım, üretim kapasitemizi önemli ölçüde artırırken, istihdama da kayda değer katkıda bulunacak. Teknolojik ilerlemeler, değişen tüketici beklentileri ve temel sektörlerde yükselen yeni nesil uygulamalar pazarı köklü şekilde dönüştürüyor. Biz de operasyonel çeviklik, dijital entegrasyon ve sürdürülebilirliğe daha fazla odaklanıyoruz. Geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp geleceğe hazır yapılara geçiyoruz.” *- DİPLOMA YETERLE DEĞİL Türkiye’de binlerce genç ve ailesi, üniversite tercih sürecinde geleceğe yön verecek kararlar alıyor. Ancak iş dünyasının bugünkü gerçekleri, bu yolculuğun yalnızca üniversite diplomasıyla bitmediğini açıkça gösteriyor. Kariyerinde fark yaratmak isteyenler için iyi bir üniversite ve bölüm tercihi yalnızca sağlam bir başlangıç olmakla kalmıyor, asıl başarı ise öğrenmeye ve gelişime devam edenlerin oluyor. Dr. Emirhan Altunkaya, konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu süreçte yapılan stajlar, sektörel sertifika programları, proje çalışmaları, öğrenci kulüplerindeki aktif görevler ve gönüllü faaliyetler, mezuniyet sonrasında fark yaratacak yetkinliklerin temelini oluşturuyor. Böylece diplomaya ek olarak, iş dünyasında değer yaratacak bir deneyim ve beceri seti ile kariyer yolculuğuna başlanıyor. Mezuniyet sonrasında ise bir yandan ilk staj veya iş deneyiminizi kazanırken; kurumların eğitim ve gelişim programlarına katılmak, çeşitli sertifika programları ile uzmanlık alanları geliştirmek, dijital dünyada fark yaratacak bilgi ve beceri setleri elde etmeyi sürdürmek gerekiyor.” Yani aileler için ‘para harcama’ devri bitmiyor. Nasıl bir ara ‘dershaneler’ vardı, para tuzağı… Şimdi de ‘Akademi’ adı altında binlerce gencin, daha doğrusu ailenin cüzdanlarına göz dikenler var. Bakın bunlar ne diyor? “Üniversite eğitimi kariyer yolculuğunun ilk ve en değerli adımıdır. Ancak yolculuğun tamamını kapsayan bir bilet değildir. Akademik eğitim sonrasında da öğrenmeye devam etmek artık bir yan fayda değil, stratejik bir zorunluluk. Artık gerçek iş problemleri üzerinden yürütülen, deneyimsel öğrenmeye dayalı, uygulamalı eğitimler öne çıkıyor. Dünyada ve Türkiye’de başarılı yöneticiler, eğitimi kariyerlerinin bir dönemiyle sınırlı görmüyor. Sürdürülebilir başarı için sürekli gelişimi temel bir araç olarak benimsiyor.” Merak ediyorum bu sözde ‘akademileri’ kuranlar, acaba süre sonunda hangi öğrencilerine işe sokmuşlar? Verilen sözde sertifikaların sadece üzerinde adınız yazan kağıt parçasından ileri bir değeri yoktur. En azından ben böyle düşünüyorum. Katkıda bulunduklarını söyleyenler sadece sizin paralarınızı sayıp, her yıl son model arabalarını değiştirirler. Yat sahipleri de var, kat sahipleri de… Tabii bu da, umutla kurslara gidenler sayesinde oluyor. *- UMUT KAĞIT ÜZERİNDE İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından hazırlanan, “Türkiye Metal Sanayi İhracat Endeksi” temmuz ayı sonuçları açıklandı. Haziran ayında Kurban Bayramı nedeniyle çalışılan iş günü sayısındaki düşüş ve İsrail-İran gerginliği başta olmak üzere yaşanan jeopolitik gelişmeler nedeniyle gerileyen TR-METALENDEKS, temmuz ayında ise miktar ve değer olarak önemli bir artış gösterirken, birim değer olarak ise sınırlı artış yaşandı. Tarifelerin yarattığı belirsizlik ortamı ile bazı ülkeler için temmuz ayı içinde netleşen tarife oranları sanayi faaliyetlerini olumsuz etkiledi. Metal fiyatları temmuz ayında müzakere iyimserlikleri ile önce yükselirken, ayın son günlerinde metal fiyatlarında sert düşüşler yaşandı. Özellikle bakır fiyatları ayın son günü sert bir düşüş gösterirken, alüminyum ve çelik fiyatları ise ay boyunca durağan ve zayıf kaldı. Temmuz ayında Ukrayna odaklı olarak ABD ile Rusya arasında gerginlikler de arttı. Fakat raporda, İran- İsrail- Filistin- Suriye gibi savaşların sürdüğü ülkelerden ve ihracat- ithalat konularına da pek girilmemiş. *- EYLÜL’Ü BEKLİYORLAR Muhtemelen eylül ayından itibaren faiz oranlarındaki düşüşün yeniden başlaması bekleniyor. Temmuz ayında dünya metal fiyatları sınırlı ölçüde yükselirken, ihracat pazarlarında fiyatların düşürülmesi baskısı devam etti. Öte yandan yurtiçinde yaşanan finansal şokların ardından Merkez Bankası’nın aldığı ilave sıkılaşma önlemlerinin sınırlayıcı etkileri temmuz ayında da görüldü. İç talepte yavaşlama ve sanayide zayıflama sürdü, konkordatolarda belirgin bir artış yaşandı. Temmuz ayı özellikle sanayi kesimi için sıkıntılı geçerken, ilave sıkılaşma önlemleri sonuç vermeye başladı. Çin ve ABD’de sanayi PMI verileri haziran ayının altında ve daralma bölgesinde gerçekleşti. Metal fiyatlarında zayıflama beklenirken, fiyatlarda dalgalanmalar olabilir. Türkiye’ye açıklanan ilave tarife oranı değerlendirildiğinde ABD pazarında avantajlar sınırlı kalacak. TL’nin değer kaybı ise genel olarak olumlu katkı sağlayacak." denildi. Her ay yapılan beklenti anketi ile oluşturulan beklenti endeksi temmuz ayı sonuçlarına göre, ihracat pazarlarında ve talepte toparlanma işareti henüz görülmüyor. Temmuz ayı beklenti endeksinin genel sonuçlarına göre, alınan ihracat siparişleri temmuz ayında sınırlı ölçüde geriledi ve pazarlarda durağanlık devam etti. Ticaret müzakereleri belirsizliği sürerken, ihracat siparişleri farklı yönlerde etkilendi. Temmuz ayında alıcıların fiyat baskısı ve fiyat indirim talepleri devam etti, metal fiyatları sınırlı ölçüde yükseldi. Bu koşullarda temmuz ayında alınan siparişlerde ihracat birim fiyatları geriledi. Alınan ihracat siparişlerindeki kar marjları halen küresel rekabetin baskısı altında kalmaya devam ederken, kar marjlarında düşüş çok yavaşladı. Yurtiçinden alınan siparişler de temmuz ayında sınırlı ölçüde azaldı. *- İÇİNDE OLAN ANLAR Rapor uzun… Anlamadığım dilden çok cümleler var. Benim merak ettiğim siparişleri hangi ülkeler ya da şirketler veriyor. Bir de birçok firmanın ‘konkordato’ ilan ettiği… Çevir kaz yanması cinsinden, nalına mıhına dokunulmadan geçilmiş ve ‘umut fakirin ekmeği’ gibi, “Eylül’ün beklendiği vurgusu’ bulunuyor. Üretim azalmış… Bu ne demek, ürünlere zam geliyor veya geldi. Zaten bir yerde vurgulanıyor: ‘Türk lirası cinsinden üretim maliyetlerinde artışlar temmuz ayında devam etti. Kur artışları etkili oldu, ham madde ve girdi stokları bir önceki aya göre değişmedi. Nihai ürün stokları ise temmuz ayında sınırlı ölçüde azaldı.’ Ben bu rapordan bunları anladım… Yani ‘iç açıcı’ değil, ne sanayici, ne tedarikçi, ne de ihracatçı yönünden olduğu gibi tüketici yönünden de… *- KALPLERİ BİRLEŞTİREN DAYANIŞMA İzmir’in Buca Belediyesi, “Askıda Yemek” uygulaması sayesinde kentteki dayanışma ağını büyüttü. 11 ayda uygulamadan 25 bin 956 kişi faydalanırken Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Bu dayanışma sayesinde, yalnızca sofralar değil, gönüller de birleşiyor” dedi. Buca Belediyesi’nin ekonomik dar boğazın yaşandığı şu günlerde Kent Lokantalarında başlattığı ve ilçedeki dayanışma ruhunu her geçen gün daha da büyüten “Askıda Yemek” uygulaması dar gelirli vatandaşlara can suyu oldu. Geçtiğimiz yılın eylül ayında hayata geçirilen uygulama kapsamında, üç kent lokantasına 30 bin 40 yemek bağışı yapıldı; uygulamadan 25 bin 956 Bucalı faydalandı. “Askıda Yemek” uygulamasından yararlanmak için herhangi bir koşul aranmadığını belirten Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, ihtiyaç duyan her vatandaşa kapılarının açık olduğunu söyledi. Başkan Görkem Duman, “Bu dayanışma sayesinde, yalnızca sofralar değil, gönüller de birleşiyor. Hep birlikte gösteriyoruz ki Buca’da kimse yalnız değil, kimse aç kalmaz. Bu iyilik zincirini büyüten tüm hemşehrilerime yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu. Hatırlayan olacaktır. Henüz kimlikleri belirlenemeyen kişiler, halkın ve ihtiyaç sahiplerinin yararlandığı bu sistemi ‘dinamitlemek’ istemişler, tarım ürünlerinin yetiştirildiği belediyeye ait fidanlıkları ve seraları sulayan havuzlara zehir koyarak kullanılamaz hale getirmişlerdi. Buna rağmen sistem ara vermeden bugünlere getirildi. *- SİNYAL ÜRETMEYEN OLAY Yine bir başka depremi yaşadık. Sındırgı merkezli 6,1’lik deprem Allahtan sınırlı hasar ve can kaybına neden oldu. Arkasından yine bildik konular, bölgedeki haberleşme felç oldu, telefonlar çalışmaz oldu, yıkılan binanın kolonu kesilmişti tartışmaları gördük, beklenen büyük İstanbul depreminden konuştuk. Çünkü hem yangınlarla kavrulan, hem de depremlerle devamlı sarsılan ülkemizde maalesef, yeterli ilgi, özen, dikkat yok. Bu nedenle de insanlar koruyucu neler olabilir diye bakıyor. Bunlardan birisi, “acaba erken uyarı sistemleri işe yarar mı?” sorusu. Google’un cep telefonlarındaki ivme ölçer sistemleri üzerinden geliştirdiği uygulama, android telefonlar dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılara, yakınlardaki sarsıntıya ilişkin verileri, değerli saniyeler içinde ulaştırmayı hedefliyor. İvmeölçerler, hareketin yönünü ve kuvvetini ölçen sensörlerdir. Bir kullanıcının telefonu yatay mı yoksa dikey modda mı tuttuğunu belirlemek için kullanılır. Ama şimdilerde deprem öncesi bir kaç saniyeyi uyarabiliyor. Bu konuyu, bu cümleleri Füsun S. Nebil ustadan öğrendim ve aldım. Füsun S. Nebil, belirttiği konuları deprem konularında çalışan bir sismolog’a sormuş; *- ÖNCEDEN BİLEBİLİR MİYİZ? Yaman Özakın, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi fizik bölümünde ve Master’ını Kandilli Rasathanesi Jeofizik Anabilim dalında yaptıktan sonra, Kaliforniya’daki Güney Kaliforniya Üniversitesinde (USC) sismoloji üzerine doktorasını tamamladı. Doktora sonrasında Kandilli rasathanesinde EPOS projesinde çalıştıktan sonra akademiden ayrılıp yazılıma yöneldi, şu an Almanya’da bir yazılım danışmanlık şirketinde çalışmakta. Yani tam üstadı bu konunun… Kendisine şunları sormuş; – Depremleri önceden bilmek mümkün mü? Yani bazı deprem erken uyarı sistemleri var, örneğin Google, iPhone, ülkemizde ivme ölçer sensörlerle Edis ve Bedaş proje yapıyor.., Bunları değerlendirir misiniz? “Bazı depremleri önceden bilmek mümkün. Örneğin 7.2’lik bir depremin ardından bir iki gün içinde aynı fay üzerinde 6.2 civarı büyüklükte bir deprem olacağını büyük kesinlikle söyleyebiliyoruz. Ama asıl önemli depremleri, yani ana şokları önceden yüksek kesinlikle tahmin etmek mümkün değil. Bilim insanları 1960’lardan beri bunu başarmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar kimse bunu tutarlı bir biçimde başarabilmiş değil. Bunun yerine deprem bilimciler “erken uyarı” sistemlerinin kullanılmasını öneriyorlar. *- İNSANLARIN UYARILMASI Erken uyarıda amaç, deprem olduktan sonra mümkün olduğunca hızlı bir şekilde depremin konumunu ve büyüklüğünü tahmin edip, bölgedeki insanları uyarmak ve depremden etkilenecek sistemleri kapatmak. Google, akıllı telefonlardaki, normalde telefonun dikey mi yatay mı tutulduğunu ölçmeye yarayan ivme ölçerlerini sismometre olarak kullanarak benzer bir işlev görüyor. Bu sensörlerde ölçülen sarsıntı seviyesi belirli bir eşiği geçtiğinde depremin olası merkez üssünü ve büyüklüğünü tahmin edip, bu tahmine göre civardaki telefonlara uyarı mesajı gönderiliyor. Bu işlem, deprem dalgalarından hızlı gerçekleştiği için depremin merkez üssünün biraz uzağında olanlar bu uyarıyı depremi hissetmeden önce alıyorlar. *- SİSTEM ÇALIŞMADI - Google sistemi 6 Şubat depreminde doğru dürüst çalışmadı. Google bunun analizini geçtiğimiz günlerde yayınladı ve bölgenin iletişim altyapısının eksikliğini de nedenlerden birisi olarak gösterdi.. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? “Eğer erken uyarı sistemi yerel olarak uygulanırsa, depremin büyüklüğünü ve konumunu hesaplamada kullanılan formüllere (modellere) ilgili faylara özel değişkenler eklenebilir. Stratejik konumlara yerleştirilecek sensörler, cep telefonlarının ivme ölçerlerinden çok daha duyarlı olacağı için depremi algılama süresi kısaltılabilir ve hataların önüne geçilebilir. 6 Şubat depremlerinde de olan bu. Olan depremlerin ve üzerlerinde bulundukları faylar, kullanılan formüllerin geliştirilmesinde kullanılan faylara ve depremlere benzemediği için Google’ın erken uyarı sistemi tam tetiklenmedi. Deprem sonrasında edinilen veriler sayesinde formüller tekrar güncellendi ve bir sonraki deprem için bu faylara benzeyen faylarda olacak depremler için başarı oranı artmış oldu. *- İVME ÖLÇERLER EDİS ve BEDAŞ projeleri hakkında ayrıntılı bilgi sahibi değilim. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla elektrik dağıtım şebekesinde kullanılmak üzere ivme ölçerlerin üretilip trafolara yerleştirilmesi düşünülüyor. Bu ivme ölçerler, kurulabilecek bir erken uyarı sistemine veri sağlamakta faydalı olacaktır. Ayrıca deprem sonrası elektrik şebekesinin durumu hakkında bilgi sahibi olmak, hem de ufak depremler sayesinde edinilen veriyi kullanarak zemin yapısı hakkında bilgi edinmek için de kullanılabilirler. *- YAPAY ZEKA YANILTICI – ⁠Bir de yapay zeka ile çalışmalar var. Örneğin ABD/Teksas Üniversitesindeki bir çalışma için % 70 önceden bildi iddiası var. Bu sistemleri değerlendirir misiniz? “Yapay zeka ve diğer deprem tahmin etme yöntemleri ne yazık ki pratikte kullanışlı değil. İddia edilen yüksek başarı oranları yanıltıcı. Bunun sebebi, tahmin edilen depremler genelde artçı şokların olması. Bu depremleri zaten çok uzun süredir, herhangi bir bilim eğitimi olmadan tahmin edebiliyoruz. Her büyükçe depremin ardından oluşan artçı şoklar, o kadar tahmin edilebilir ki bunun formülü bile var (Omori yasası). Asıl tahmin etmek istediğimiz depremler, ana şoklar. Ne yazık ki yapay zeka ya da herhangi bir diğer teknoloji bunu yapabilmiş değil. Ender rastlanan istisnai olaylarda deprem öncesinde bazı sinyaller (Radon gazı salınım artışı, deprem fırtınaları) gözlemlenebiliyor ama aynı sinyaller başka zamanlarda gözlemlendiği halde sonrasında büyük bir deprem gözlemlenmiyor. Bu yüzden pratikte bu şekilde bir önlem almak mümkün değil. *- HENÜZ BAŞARIYA ULAŞILAMADI Deprem tahmini, deprem bilimi sismolojinin doğuşundan bu yana altmıştan fazla yıldır üzerinde çalışılan bir konu. Alanının en ileri gelen bilim insanları yıllarca her türlü sinyali incelemelerine rağmen başarıya ulaşamadı. Bir kaç istisna haricinde, depremler, aniden olan ve öncesinde herhangi bir sinyal üretmeyen olaylar. Sonuç olarak, depreme en iyi hazırlık, deprem tahmini ile değil, şehirlerimizi depreme dayanıklı hale getirmek, erken uyarı sistemlerine yatırım yaparak yapılabilir. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN! ACIM BÜYÜK! BOLU'DAKİ OTEL YANGININDA 66 İNSANIMIZI KAYBETTİK

KİTAPLARIN ANLATAMADIĞINI ANLATIYOR