NİYET ÜZÜM YEMEK DEĞİL, BAĞCIYI DÖVMEK
YAŞAR EYİCE
*- İZMİRLİ İSTEMİYOR
Köklü İzmirli olduğum için kabullenemiyorum.
Birileri ‘Biz işçiden yanayız!’ dedikçe, bunları ‘Bozguncu’ olarak kabul ediyorum.
Vatandaşın düşündükleri ortada.
CHP Genel Merkezi’nin görüşü de belli.
‘Görüyorsunuz, bizim yönetimlerimizde işçimiz grev hakkını da rahat kullanıyor!’ diyerek siyaset yapıyor.
Başka ne diyebilecekler ki?
Önceki yazımda bir AKP milletvekilinin bana göre yolsuzluğunu gündeme getirdim.
Sattığı bağ evinin suyunun da elektriğinin de kaçak olduğu yeni sahibi tarafından kayda geçirilerek duyuruldu.
Zonguldak’tan gelen sesi ben duydum, başkası duymadı.
Bu gibi olaylarda siyaset olmaz!
Kim nüfuzunu kötüye kullanıyorsa hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Hatta teşhir edilmelidir.
‘Benim sıfatım var, ailem var, çevrem var, ticari itibarım var!’ gibi bahaneler kesinlikle kabul edilmemelidir.
Ama bunu yasalara kim koyacak, mecliste kim onaylayacak ve imza atarak resmi gazetede yayınlayacak?
Seçtiklerimiz değil mi?
Yani iş onlarda…
Yazımın başına gideyim, İbrahim Kurtuluş Bey, benim ve diğer okuyucularımın haklı olduklarını tasdik eden bir İstanbul gazetecisinin yorumunu paylaşmış.
Aynen paylaşıyorum:
*- İZMİR’DE DURUM GERGİN
Nevşin Mengü aktarıyor:
İzmir'de durum gergin...
DİSK'e bağlı belediye işçilerinin grevi sürüyor...
Belediye çöpleri toplatmaya çalıştı işçiler engel oldu
Belediye ‘yan haklarla bere bar en düşük maaşı 65 bin yapalım, Eylül ayında da 71500'e yükseltelim’ diyor.
İşçiler kabul etmiyor.
İşçilerin talebi yan haklar artı en düşük maaşın 85 bin lira olması
Tunç Soyer döneminde, ‘işe gelme primi!’ diye bir ‘yan hak!’ verilmiş.
İşçi. bir ay boyunca rapor almaz işe gelirse, işe gelme primi alıyor. Bahsedilen yan haklardan biri bu
DİSK'in belediyelerde tek güçlü olduğu yer İzmir.
İzmir’in 30 milyar borcu var, yapılandırılmış durumda.
Sanırım DİSK ‘belediyeye kayyum atansın’ diye uğraşıyor.
*- FAKİRLİK SİSTEMİ
Son zamanlarda iyi takipçi olduklarımdan biri de, spor muhabirliğinden tanıdığım akademisyen Murat Adıtatar…
Birleşmiş Milletler’in en son tahminlerine dayanan Worldometer verilerine göre, dünya nüfusu 8.221.819.023 olmuş.
Bu nüfusun yüzde 1’lik kesimi, küresel servetin yaklaşık %45’ine sahip.
En zengin %10, toplam servetin %75’ini kontrol ediyor.
Buna karşılık, dünyanın en yoksul %50’si, servetin yalnızca %1’ine sahip. (Kaynaklar: Oxfam, Credit Suisse Global Wealth Report)
İşte sevgili kardeşim Murat Adıtatar, ChatGPT ile bu konuda bir sohbet yapmış, İlginç cevaplar almış.
*- SERMAYE DAĞILIMI SON DERECE EŞİTSİZ
- Dünya toplam sermayesinin büyük bölümünün küçük bir grupta toplanması hakkında görüşlerin nelerdir?
ChatGPT: Dünya genelinde sermaye dağılımı son derece eşitsizdir. Küresel toplam servetin (mülkiyet, yatırım, nakit, hisse senedi, gayrimenkul vb.) çok büyük bir bölümü, küçük bir azınlığın elindedir.
- Büyük servetin küçük bir zümrenin elinde toplanması hakkındaki görüşlerini öğrenebilir miyim?
ChatGPT: Büyük servetin küçük bir grupta toplanması hakkındaki görüşlerim:
1. Ekonomik Verimsizlik: Sermaye az sayıda elde yoğunlaşınca çoğunluğun üretim ve tüketim gücü sınırlanır.
Bu durum büyümeyi yavaşlatabilir çünkü geniş kitleler yatırım yapamaz veya yeterince harcama yapamaz.
2. Sosyal ve Siyasi Dengesizlik: Gelir ve servet uçurumu, sosyal huzursuzluk, ayrımcılık ve sistem karşıtı hareketlerin doğmasına neden olur.
Ayrıca bu azınlık, medya ve siyaset üzerinde orantısız bir etki elde eder, demokrasiler zarar görür.
3. Ahlaki ve İnsani Sorgulama; Yüz milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken bazı bireylerin servetleri trilyon dolarlara ulaşabiliyor.
Bu sadece ekonomik değil, etik ve vicdani bir sorundur.
4. Küresel Krizlerin Derinleşmesi; İklim krizi, göç, savaş gibi sorunlarla baş etmek için kaynaklar gerekli ancak kaynakların çoğu pasif ellerde birikiyor. Bu durum, insanlık olarak ortak sorunları çözmeyi zorlaştırıyor.
*- ÇÖZÜM; EŞİT ERİŞİM
- Peki bu konuda çözüm önerilerin neler?
ChatGPT: Çözüm Önerilerim;
Servet vergileri (örneğin milyarder vergisi).
Küresel vergi iş birliği (vergi cennetlerine karşı).
Kamu yatırımları ve sosyal güvenlik ağları.
Kooperatifler, çalışan mülkiyetli girişimler gibi adil ekonomi modelleri.
Eğitim, sağlık ve dijital altyapıya eşit erişim...
Bunlar, sermaye eşitsizliğini azaltmanın araçları olabilir.
- Bu konunun tarihsel boyutunu, Türkiye’deki yansımalarını ve belli ülkelerle karşılaştırmasını da yapar mısın?
ChatGPT: Harika! O zaman sana üç aşamalı, derinlemesine bir özet sunayım:
1. Tarihsel Boyut: Servet Eşitsizliği Nasıl Başladı?
a. Sömürgecilik ve Kölelik; 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Avrupa ülkeleri, Afrika, Asya ve Amerika kıtalarında sömürgeler kurdu.
Madenler, tarım ürünleri ve iş gücü (özellikle köle emeği) Avrupa’ya aktı.
Bu süreçte Batı zenginleşti, sömürgeler ise geri bırakıldı. Bugünkü servet uçurumunun temeli burada atıldı.
b. Sanayi Devrimi; 18.-19. Yüzyılda İngiltere ve ardından Avrupa, sanayiyle ekonomik büyüme sağladı.
Ancak işçi sınıfı düşük ücretlerle yaşarken sermaye sahipleri büyük servetler biriktirdi.
Bu da “kapitalist sınıfın” doğuşunu tetikledi.
c. Dünya Savaşları ve Sonrası; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD liderliğinde yeni bir küresel ekonomik düzen kuruldu.
Marshall Planı ile Batı Avrupa yeniden inşa edildi ama Afrika, Asya ve Orta Doğu yine ihmal edildi.
Gelişmiş ülkeler kalkınırken diğerleri borç ve kriz sarmalına girdi.
*- YÜZDE 40, YÜZDE BİRİN ELİNDE
2. Günümüzde Servet Dağılımı: Kim ne kadarına sahip?
a. Dünya Genelinde
2024 verilerine göre dünya servetinin:
%45’i en zengin %1’in, %75’i en zengin %10’un elinde.
2.5 milyar insan günde 5,5 dolardan az gelirle yaşamaya çalışıyor.
b. Türkiye Örneği
Türkiye’deki en zengin %1, toplam servetin %40’ına sahiptir.
En yoksul %50’nin serveti, toplam servetin sadece %4-5’i düzeyindedir.
Servet dağılımı 2000’lerden bu yana giderek daha da eşitsiz hale geldi.
Finans, inşaat ve enerji gibi sektörlerde büyüyen servet, topluma eşit yayılmadı.
*- VERGİ ADALETİMİZ ZAYIF
3. Ülkeler Arası Karşılaştırma: Kim Nasıl Dağıtıyor?
ABD %35-38 Teknoloji ve finans devleri etkili.
Almanya %29-31 Vergi sistemi daha dengeli.
Fransa %20-23 Sosyal harcamalar yüksek
Norveç-İsveç %18-20 Servet eşitsizliği düşük, sosyal devlet güçlü
Türkiye %40+ Servet yoğunluğu yüksek, vergi adaleti zayıf
Brezilya-G. Afrika %50+ Tarihsel ırk ayrımcılığı, yapısal yoksulluk etkili
Sonuç ve Görüş
Servetin küçük bir grupta toplanması, demokrasi, toplumsal barış ve sürdürülebilir kalkınma için ciddi bir tehdit. Çözüm; sadece yardım etmek değil, sistemi adil yeniden kurmak olmalı.
ChatGPT ile sohbetimiz devam etti. Dünyada kişi başına düşen gelirin en düşük ve en yüksek olduğu ülkeleri sordum.
2025 yılı itibarıyla kişi başına düşen gelirin en düşük olduğu ülke Doğu Afrika’daki Burundi çıktı.
Burundi’de nominal kişi başına GSYİH: Yaklaşık 197 ABD doları
Satın alma gücü paritesine (SAGP) göre kişi başına GSYİH: Yaklaşık 1.011 ABD doları.
IMF verilerine göre, kişi başına düşen gelirin en düşük olduğu diğer ülkeler...
Güney Sudan: Yaklaşık 334 ABD doları
Malavi: Yaklaşık 448 ABD doları
Yemen: Yaklaşık 455 ABD doları
Orta Afrika Cumhuriyeti: Yaklaşık 549 ABD doları
Madagaskar: Yaklaşık 576 ABD doları
2025 yılı itibarıyla, kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülkeler ise...
Lüksemburg: Yaklaşık 138.000 ABD doları
İsviçre: Yaklaşık 106.000 ABD doları
İrlanda: Yaklaşık 103.500 ABD doları
Norveç: Yaklaşık 90.400 ABD doları
Singapur: Yaklaşık 89.400 ABD doları
ABD : Yaklaşık 80.000 ABD doları
Katar: Yaklaşık 71.600 ABD doları
Birleşik Arap Emirlikleri: Yaklaşık 66.300 ABD doları
San Marino: Yaklaşık 60.900 ABD doları
Avustralya: Yaklaşık 57.200 ABD doları
*- BÜYÜK DENGESİZLİK ORTADA
Görüldüğü gibi gelir dağılımında gerek ülkeler gerekse bireyler bazında çok büyük dengesizlikler var.
ABD’li iş adamı ve yazar Robert Toru Kiyosaki, “Zengin Baba Yoksul Baba” kitap serisinde zenginler ile fakirler arasındaki durumu felsefi açılardan yorumluyor.
İnsanların fakir tutan sırları açıklıyor.
*- AKIL ALMAZ BİR KONU
Birlikte canlı televizyon yayınları yaptığım Deniz Özek, Global Medya Grup’un adını taşıyan Deniz Medya’da birbirinden ilginç ve önemli haberlere imza atıyor.
Kaç kez, ‘Bu kaçmaz!’ diyerek bazı çalışmalarını değerlendirmek istiyorum ama elimden kaçıyor, birçok önemli kaynak gibi.
Bu kez, ‘Bir çay kaşığı dolusu madde, koca bir dağdan ağır olabilir mi?’ başlıklı yazının üzerine adeta atladım.
Benim okuyucularım da bu önemli geçeği bilmelidir.
“İçinde bulunduğumuz evrende öyle akıl almaz şeyler var ki!
Sadece bir çay kaşığı (yaklaşık 5 ml) nötron yıldızı maddesi, tam 6 milyar ton ağırlığında olabilir!
Yani devasa Gize Piramidi’nin yaklaşık 900 katı!
Bu küçücük madde, Everest Dağı’ndan bile daha ağır olabilecek potansiyelde.
Bilim insanları, bu yoğunluğun proton ve elektronların birleşerek nötronlara dönüşmesinden kaynaklandığını belirtiyor.
Eğer bu maddeyi Dünya’ya getirseydik ne olurdu?
Felaket! Kendi kütle çekimi olmadan ani bir patlamayla gezegenimizin önemli bir kısmını buharlaştırabilirdi.
Evren gerçekten de hayretler içinde bırakan sırlarla dolu!”
*- UZMANA DANIŞTIM
Sıkı okuyucularımdan Meryem Fidancı Hanımefendi, son zamanlarda her yerde önüme çıkan ‘Göbeklitepe’ ile ilgili bir video gönderdi.
Hızla bir göz gezdirdim.
‘Göbeklitepe’nin Nuh’un Gemisi’ ile ilgili bir sorunun yanıtını bir yabancı uzman veriyor.
Konu dönüyor dolaşıyor, bilinmeyen bir medeniyete, hatta İncil’e geliyor, getiriliyor.
Mısır piramitleri ile karşılaştıranlara da rastladım, uzaylıları anlatanlara da.
Ben de Meryem Fidancı’ya verdiğim özel yanıtta, ‘Göbeklitepe’nin benim için de bir muamma olduğunu, verilen bilgiler sarmalında kararsız olduğumu, bu konuda bilgim olmadığı için bir uzmana danışmam gerektiğini’ belirttim.
Aklıma ‘çalışkanlığı ve araştırmalarıyla’ bildiğim Uzman Arkeolog Gamze Akuzman Hocam geldi.
Az önce yazdıklarımı söyledim, görüşünü almak istedim.
Sevgili Gamze Hocamın alanının ‘Klasik arkeoloji’ olduğunu, bu konunun ‘Protohistorya ve ön asya arkeolojisi’ dalına girdiğini belirterek, konuyu irdeleyen önemli bir makaleyi okumam ve değerlendirmem için anında gönderdi.
Salim kafa ile okumam, notlar almam ve sonra sizinle paylaşmam gerekiyor.
Sosyal medyada yer alanların bir kısmı doğru, bir kısmı da hayal mahsulü, bilimsel değil.
Ama sonuç olarak sanıyorum önümüzdeki dönemlerde, yıllarda bilim insanlarımız bu konu üzerinde oldukça önemli çalışmalar yapacak ve belki de insanlık tarihini yeniden ele alacaklar.
Yine Uzman Arkeolog Gamze Akuzman Hocam ile kısa görüşmemizde şunu da öğrendim:
‘Hocalarımız, ileride Karahantepe’nin insanlık tarihinde çığır açabilecek buluşlarla karşımıza çıkabileceğini düşünüyor!’
Yine öğrendiğime göre;
İnsanlar dünya tarihinde ilk kez yerleşik düzene 10 yerde geçtiler, üçü Türkiye’de… Bir gün onları da paylaşırım, tabi ki Göbeklitepe de bunlardan biri…
Umarım yanlış bilgiler almadım…
Çünkü not almam, sonra aklımda kalanları yazarım…
*- ÇARPILMAKTAN KORKUYORLAR
İzmir’in üniversite ve ilkler kenti Bornova’da, Üniversite Lojmanlarına giden yolda boydan boya yazılmış bir bir ‘duvar’ yazısı…
Arapça yazıyı görenler, güler misiniz, ağlar mısınız, ‘çarpılırız!’ Diye yanından geçiyor, yani yolunu değiştiriyor.
Fotoğrafı gönderen okuyucumuz ise ‘Aşık Suriyeli, aşkını sevdiğine böyle anlatmak istemiş!’ dedi.
Anlayış her kişiye göre değişiyor.
Ama benim asıl şaştığım, ‘Üniversite kentinde bazı insanlarımız, yolda gördükleri ve anlamını bilmedikleri yazıya ‘Çarpılırım!’ düşüncesiyle basmadan geçmesi.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder