YILLARCA DİLLERDEN DÜŞMEYECEK BİR BAŞ YAPIT

YAŞAR EYİCE *- BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ İstanbul yolları, caddeleri İstanbul olalı böyle serbestlik ve rahatlık görmedi. Biraz sallanınca kentten köye ya da yazlıklara veya şehir dışındaki yakınlarına adeta akın başladı. Beş günlük tatil birilerine ekstra kazanç sağlamış da oldu. Bornova ve Alsancak başta olmak üzere İzmir’in birçok semtleri de bu sallantıdan nasibini aldı. *- EMEĞİN ŞARKILARI Baharın bir güzelliği de içinde İşçi ve Emek Bayramı’nı barındırmasıdır. 1 Mayıs, kendi mesleğinden, statüsünden bağımsız olarak herkesin hakkaniyetli bir yaşam için, haklarını savunması gereken işçilerin bayramı olarak kutlanır. Bir ilkbahar çocuğu olan müzik yazarımız Murat Meriç, baharı emeği ön plana çıkaran sarkıllarla karşılıyor. *- ANCAK FIRSAT BULDUM Bahar geldi. Kim bilir kaçıncı kez ve her zaman olduğu gibi yeni umutlarla. Kendi adıma 50’nin üzerinde karşılayışım diyor Murat Meriç ve devam ediyor: ‘Baharın ilk gününde, 1 Mart’ta doğmuşum. Çocukluğumdan beri en sevdiğim mevsim. İçimi kıpır kıpır ettiren, hayata tutunma hissi veren, her seferinde yeniden doğmuş̧ gibi heyecanlandıran günler bunlar... Mart’ın yeri ayrı. Nisan, yenilenme zamanı. Mayıs derseniz, ‘kiraz mevsimi’ olarak da tarif edilir ki Sait Faik, ‘sevişme vakti’ der ve tek şiir kitabına adını veren şiirde onu şu dizelerle selamlar: ‘Anlatsam bu kiraz mevsimini, Para kazanmak mevsimi değil Sevişme vakti olduğunu.’ *- HER ŞEYİN ÖTESİNDE Para kazanmak şart, Hele ki bu devirde. Emek, her şeyin ötesinde. Baharın bir güzelliği, içinde İşçi Bayramı’nı barındırması. 1 Mayıs, yüzyılın başından beri bu topraklarda emeğin, birliğin, dayanışmanın simgesi. Bu vesileyle bu yazıda işçilerden söz eden, emeği ön plana çıkaran şarkılardan ve marşlardan söz edeceğim. İşçi sınıfının ortak marşı, ‘Enternasyonal’. Türkiye’de ilk kez 1922 yılında söylenmiş̧. ‘1 Mayıs Marşı’, Sarper Özsan bestesi. 1974 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) tarafından sahnelenen, Bertolt Brecht tarafından Maksim Gorki’den uyarlanan Ana adlı oyun için yazılmış̧. Çıkış̧ noktası, tekstteki bir cümle: ‘İşçiler marş söyleyerek girer.’ *- 1 MAYIS EMEKÇİNİN BAYRAMI Sarper Özsan, buraya bizzat yazdığı bir marşı yerleştirmiş̧. Marş, kısa sürede tiyatro sahnesinden alanlara sıçramış̧; yıllardır kitlelerin katılımıyla söyleniyor: ‘Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır, Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez Yepyeni bir hayat gelir bizde ve ülkelerde, 1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı Devrimin şanlı yolunda ilerleyen, halkın bayramı… *- DAĞLARIN DORUKLARINDAN Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından, Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir. Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider, Devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider’ Marşı ilk seslendirenlerden biri, Cem Karaca. 1977 yılında ‘1 Mayıs Marşı’nı plak yapan bir başka isim, Timur Selçuk. Sonrasında pek çok sanatçı ve topluluk tarafından seslendirildi ama kulaklarda kalan bu yorumlar. *- İŞÇİ ŞARKI VE MARŞLARI Yabancı marşlar, zaman zaman onu tamamlıyor. ‘Hayat denilen kavgaya girdik / Çelik adımlarla yürüyoruz/ dizeleriyle başlayan, ‘Avusturya İşçi Marşı’, ‘Bandiera Rosa’ olarak bilinen ‘İtalyan İşçi Marşı’, İtalyan partizan türküsü̈ ‘Çav Bella’, Şili dolaylarından gelen ‘Venseremos’ ve ‘El Pueblo Unido Jamás Será Vencido’ bunlara örnek… Farklı dönemlerde farklı isimlerce Türkçeleştirilen bu marşlar, ilk kez, 1974 yılında Almanya’da yayımlanan ‘İşçi Şarkı ve Marşları’ başlıklı albümde bir araya getirildi. Avrupa’da ATTF Korosu tarafından yapılan bu albümün müzik yönetmeni, o donem M. Erdemir adını kullanan Tahsin İncirci. Bu bahiste, 1997 yılında yayımlanan Grup Yorum albümü̈ ‘Marşlarımızı’ anmak elzem. Sözü uzatmayayım, örneklere geçeyim. Benimki, küçük bir seçme. Almanya bahsine, grevlere, maden işçilerinden söz eden şarkılara değinmedim, zira onlar başlı başına birer yazı konusu. *- ‘İŞÇİ MARŞI’: YENİ TÜRKÜ Selim Atakan’ın Can Yücel’in şiirinden bestelediği “İşçi Marşı”, 1979 yılında Ankara’da yayınlanan ilk Yeni Türkü albümü ‘Buğdayın Türküsü’nde yer alıyor. Sadece bu albümle değil, aynı yıllarda yayınlanan ‘Yeni Dünya Korosu’ imzalı, ‘Yeni Bir Dünya İçin’ başlıklı kaset aracılığıyla yayıldı, o dönemde mitinglerde söylendi. ‘Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel. Dumanı dağıtacak yıldız poyraz başladı, Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel, Bahar yakın demek ki mevsim böyle kışladı’ Şiir, 1977 yılında Taner Öngür tarafından bestelenmiş̧, Cem Karaca’nın ‘Yoksulluk Kader Olamaz’ adlı albümünde kendine yer bulmuştu. Yıllar sonra ‘Kutup Yıldızı’, aynı şiiri farklı bir besteyle ve ‘Hava Döndü İşçiden Yana’ adıyla yorumladı. Memleketin ilk ‘yerli’ marşlarından. *- ‘NEREYE PAYİDAR’; TİMUR SELÇUK 1977 yılında yayınlanan Timur Selçuk albümü̈, işçi şarkıllarından müteşekkil. Sanatçı, Nuran Atakır’ın piyanosu eşliğinde ‘1 Mayıs Marşı’ndan, ‘Türkiye İşçi Sınıfına Selam’a uzanan bir repertuvarı seslendiriyor. Bunlar arasında AST tarafından sahnelenen Bilgesu Erenus imzalı ‘Nereye Payidar’ oyunu için yapılmış şarkılar da var. Oyunla aynı adı taşıyan şarkının sözleri, Çiğdem Talu imzalı: ‘Nereye payidar nereye? Seninkiler direnişte! Bir sen yoksun içlerinde, Çıkmaz bu yol bir yere Nereye payidar nereye? Gönlün yoksa ezilmeye, Sen de katıl direnişe, İşçilerle el ele...’ *- ‘TAMİRCİ ÇIRAĞI’; CEM KARACA Roman gibi şarkı. Hikâyeyi öyle büyük bir gerçeklikle anlatıyor ki sonunda kahramanın hislerine ortak oluyorsunuz. Filmlerde, romanlarda karşılaştığımız aşk hikâyelerinden biri bu. Farklı sınıflara mensup iki bireyden biri diğerine vuruluyor ama aralarındaki uçurum buna engel. Kadın zengin. Erkek, arabasını getirdiği tamirhanenin çırağı. Gördüğü anda ‘ayağında uzun etek, dalga dalga saçlarıyla gelen kıza vuruluyor. *- PAHALI KİTAPTA Böylesi bir hikâyeyi ‘cildi parlak kâğıt kaplı pahalı bir kitap’ta okumuş̧. Kızın arabasını almaya geleceği gün tulumunu giymiyor, ‘arkası kuşlu ayna’da saçını tarıyor, beklemeye başlıyor. Kız geliyor, bizim çırak arabanın kapısını açıyor ama hadise hiç ummadığı bir yönde gelişiyor: ‘Kalktı hilal kaşları, sordu ‘kim bu serseri?’ Çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum...’ Tam bu noktada ustası devreye giriyor: “Ustam geldi, sırtıma vurdu, ‘unut’ dedi ‘romanları’ ‘İşçisin sen işçi kal, giy’ dedi ‘tulumları’...” Cem Karaca’nın anlattığına göre yaşanmış bir hikâye bu. Yıllar sonra, ‘Kahya Yahya’ adıyla devamını da yaptı ve büyük bir otelde kahyalık yapan, gelip giden kızlara gıptayla bakan bir kahramanın hikâyesini anlattı. *- ‘ŞİŞLİ MEYDANINDA ÜÇ KIZ’; RUHİ SU DOSTLAR KOROSU 1977 yılında yapılan kutlamalar, tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından Taksim Meydanı’nda düzenlenen mitinge 500 bin kişi katıldı. Alana giriş sürerken farklı noktalardan açılan ateş sonrası çıkan izdihamda resmî rakamlara göre 34 kişi hayatını kaybetti. Ruhi Su, aynı yıl yayınlanan albümü ‘Sabahın Sahibi Var’da bu katliamdan söz etti: "Şişli meydanında üç kız Biri Çiğdem biri Nergis Vuruldular güpegündüz Sorarlar bir gün sorarlar Sabahın bir sahibi var Sorarlar bir gün sorarlar Biter bu dertler acılar Sararlar bir gün sararlar Bin dokuz yüz yetmiş yedi Unutulmaz yılın adı 1 Mayıs bayramı idi Sorarlar bir gün sorarlar..." *- ‘İŞÇİ KIZ’; ARİF KEMAL Bir dönem çok dinlenen Red Türküleri serisinin ikinci albümünde (1987) karşımıza çıkan bu şarkı, fabrikada çalışan bir başka Ayşe’yi anlatıyor. Bu kez mutlu sonla biten bir aşk hikâyesi bu. Nâzım Hikmet’in ‘tütün işçileri ‘üzerine yazdığı şiirden bestelenmiş. "Her akşam yorgun işten dönerken Görürdüm onu yolunda ben Düşürmüştü gönlüme bir sızı O üzüm gözlü işçi kızı Benimle aynı işte çalışan Genç kızın Ayşe’dir adı Çok darbe yedik biz patronlardan Nihayet bir gün grev patladı Ayşe’yle geçtik grevin başına Ayşe oldu kavga yoldaşı Biz işte o gün Ayşe yoldaşla Grev meydanında nişanlandık" *- ‘KAPORTACI’; BULUTSUZLUK ÖZLEMİ Nejat Yavaşoğulları’nın "Tamirci Çırağı"na selam çaktığı şarkı. 1995 yılında yayınlanan ‘Güneşimden Kaç’ başlıklı albümden. "Yaşı yaklaşık on yedi" olan, "kırık aynada saçını" tarayan "Kaportacı"yı anlatıyor: "Sabah erken kalkar Kahvaltısız çıkar Mavi kartı cebinde Takılır körüklüye Dükkân kepengi gacırdar Simidini yer çay içer Tulumunu giyer yağlı yağlı Usta gelir ‘N’aber lan’ der Çekiç sesleri Vurur kaportaya..." *- ‘ÇALIŞAN ÇOCUKLAR’; TANER ÖNGÜR Taner Öngür, ilk solo albümü Alarm’da (1992), bütün zamanların en büyük dertlerinden biri olan çocuk işçilerin sorunlarına değinmiş. Şarkının sonunda çocukları çalıştıranlara sesleniyor: "Arkadaş, bırak çocukları, bırak oynasınlar Umutlar beslesinler, sevinsinler Bırak ki geleceğimizi tazelesinler Baştan ölmüş insanlar Ne sana ne bana yarar getirir Bırak çocukları, çocuk gibi büyüsünler..." *- ‘İNSAN PAZARI’; GRUP YORUM 1989 tarihli Cemo albümünde yer alan “İnsan Pazarı”, Güven Parkı’nda toplanan işçileri anlatan bir diğer şarkı. Sözleri Hasan Hüseyin’e ait şarkının kahramanları; Ayşe’ler, Fatma’lar, Güllü’ler, Hatçe’ler... Sözlerinde isyan barındıran şarkılardan: "Açlığın dini olmaz Yoksulluğun vatanı Kör olasın kahpe devran" *- MELİKE DEMİRAĞ; ‘MAKİNE YİYOR BENİ’ Melike Demirağ, 1979 tarihli Şanar Yurdatapan şarkısı “Makine Yiyor Beni”de on üç yaşında makine başına oturtulan Ayşe’nin hikâyesini anlatıyor. Ayşe, “üç beş kuruş uğruna” makinenin kölesi olmuş bir işçi. Bir gün “başını dik tutmayı” öğreniyor ve isyan ediyor: "İsyan ediyor içim Niçin Allahım niçin Daha fazla kâr için Makine yiyor beni Gel kardaş gel Ver elini ver Ver ki tek kalmayasın Ver ki ezilmeyesin" *- ‘BUGÜN 1 MAYIS’; OZAN ÇOBAN - GÜNEŞ DEMİR 2021 yılında tanıştığımız yeni 1 Mayıs şarkısı. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) tarafından bulunan Nâzım Hikmet’in kayıp şiiri, DİSK’in girişimiyle Ozan Çoban ve Güneş Demir tarafından bestelendi: "Bugün Mayıs 1 1 Mayıs’ta İstanbul bizim olmuş gibidir." Geçmişten bugüne devrimci müzik geleneğinin izlerini taşıyan bir şarkı bu. Bir anlamda, bir saygı duruşu. Besteleyenlerin hayali, bu şarkının Taksim Meydanı’nda binlerce insan tarafından söylenmesi. Kim bilir, belki gerçekleşir? *- ‘DURDURAMAYACAKLAR HALKIN COŞKUN AKAN SELİNİ’; CEM KARACA Cem Karaca, “1 Mayıs Marşı”nı 1977 yılında alanda seslendiren Ruhi Su ve Dostlar Korosu’ndan duymuş, plak yapmaya karar vermiş; arka yüzüne, yine Ana oyunundan sözlerini bizzat Brecht’in yazdığı bir başka marşı iliştirmiş: “Durduramayacaklar Halkın Coşkun Akan Selini”. Cem Karaca’nın Türkiye’de yayımlanan son 45’lik plağı bu. Ocak 1978’de Hey dergisinde şöyle tanıtılıyor: “Sözlerdeki anlam, müzikteki ahenkle yıllarca dillerden düşmeyecek bir yapıt.” Marş, yıllar sonra, 2013 yılının Haziran ayında Gezi direnişiyle yeniden hatırlandı ve Taksim’de kitlelerce söylendi. *- ‘SAFİNAZ’; CEM KARACA Memleketteki ilk rock-opera denemelerinden (1978). Cem Karaca, bu 18 dakikalık şarkıda, grubu Edirdahan eşliğinde, bir apartmanda kapıcılık yapan Kasım ve ailesinin hikâyesini anlatıyor. Karısı Asiye’yi temizliğe gönderen Kasım’ın tek derdi kızını okutmak; “okusun tek, taş çekerim sırtımda, kul olmasın ellere” diyor. Orta ikiye geçen Safinaz’ın getirdiği her iyi notta “kasım kasım kasılıyor” ama gün geçtikçe artan fiyatlar, Safinaz’ın okumasına engel oluyor: "Her şeyin fiyatı artıyordu ancak Et, süt, bez, tuz ve de yakacak Ve kitap ve kalem ve defter ve de açacak Artmayan tek şey aylığıydı Kasım’ın Artmayan tek şey aylığıydı ancak Fiyatlar artıyordu Kasım’ın ücreti sabit Kasım’ın ücreti fiyatlara yetmiyordu Birkaç ay daha sıktı dişini Kapıcı Kasım Safinaz artık okula gidemiyordu Mecburdu Safinaz da çalışmaya Aile bütçesine katkıda bulunmaya Okul önlüklerini ağlayarak çıkardı Daha on dördünde fabrikaya başladı" *- ‘FABRİKA KIZI’, ALPAY Bora Ayanoğlu imzalı bu şarkı, isimsiz bir işçinin hikâyesini anlatıyor. Memlekette yayımlanmış ezber bozan plaklardan (1988): "Gün doğarken her sabah Bir kız geçer kapımdan Köşeyi dönüp kaybolur Başı önde yorgunca Fabrikada tütün sarar Sanki kendi içer gibi Sararken de hayal kurar Bütün insanlar gibi" Hayali, mutlu bir yuvada kıt kanaat geçinmek. Ötesini istemiyor. Her gün işe gidip geliyor ama bu, onu daha da yalnızlaştırıyor. Şarkı, bu minvalde ilerliyor. *- ‘TEZGÂHTAR NEBAHAT’; AHMET KAYA Ahmet Kaya’nın Başım Belada (1991) albümünde tanıştığımız Nebahat, Sağmalcılar’da oturan yedi çocuklu bir ailenin kızı. Babası kötürüm; “içki kumar peşinde boşvermiş” bir abisi ve mahpusta “devlete karşı gelmiş” bir ablası var. Meşhur olma hayaliyle “keşfedilmek için Beyoğlu’nda” geziyor ve duvarına posterini astığı şarkıcıyla bir hayat kurmak istiyor. *- ‘ÇIRAK ARANIYOR’; ZÜLFÜ LİVANELİ Zülfü Livaneli’nin 1979’da Refik Durbaş’ın bir şiirinden besteleyerek söylediği “Çırak Aranıyor”, içinde merakla karışık bir seslenişi barındırıyor: "Elim sanata düşer usta Yürek acıya Ölüm hep bana mı Düşer usta?" Şarkı, 1982’de Maria Faranduri tarafından ‘O Paragiyos’ adıyla Yunanca söylendi. 1984’te Edip Akbayram tarafından yorumlanan ‘Çırak Aranıyor’, Hümeyra’nın ‘Benim Şarkılarım’ albümünde ‘Usta’ adıyla ve Esin Engin tarafından yapılan farklı bir besteyle kendine yer buldu. *- ‘GÜVEN PARKI’; ALPAY Alpay’ın 1976 tarihli albümünde karşımıza çıkan bu 11 dakikalık şarkı, Can Arpaç’ın şiirini Müjdat Akgün’ün bestelemesiyle oluşmuş: "Bu kente Konya asfaltından gelir işçi kızları Balgat’tan çıkıp dolmuşa biner, Güven Parkı’nda toplanır Açıksa kısmetleri, kimi çamaşıra, kimi temizlikçi diye Bir büyük eve kapılanır her biri, gündelikçi diye..." Şarkı, çalışmak için kocası ve çocuğuyla ‘acımasız, kalleş, katı’ şehre gelen Fatma Kızın hikâyesini anlatıyor. Üç yılda nüfusları altıya yükselen ailenin yükünün büyük bölümünü üstlenen Fatma Kız, kocası takatten kesilince onun bayrağını da devralıyor ancak çocuklu olduğu için pek kabul görmüyor. Mutsuz sonla biten şarkılardan. Bir yandan inanılmaz bir belge: Döneminin bütün gerçekliğini önümüze seren ayrıntılı bir fotoğraf gibi. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

ANAHTARI SİZDE OLMALI

KİTAPLARIN ANLATAMADIĞINI ANLATIYOR