MESELE DOĞRU AÇIYI BULMAKTA
YAŞAR EYİCE
*- BAZILARINI TANIYORUZ
Jülide Yurteri Şehitoğlu, ‘Robot prensesler’ başlıklı yazısının altına şu notu eklemiş, ‘analizler ve derinlemesine bakış açıları. Fikirlerinizi şekillendirecek içerikler için bizi takip edin!’
Jülide Yurteri Şehitoğlu’nu zaten yıllardır, mesleğe girdiği günden bu yana, ailesini ve tanınmış akrabalarını tanıdığın için takip edenlerdenim.
Tesadüfen sosyal medyada gezinirken okuduğu bir yazı onu çok eğlendirmiş.
Yazının başlığı da şöyle:
‘Disney Prensesler Terapiste giderse? Terapist onlara ne der?’
Ben de merak ettim!
Bakalım siz ne diyeceksiniz?
*- KEYİFLE İZLERDİK
Pamuk Prenses’e: Yedi tane yeni tanıştığın adamla birlikte yaşamaya karar verdin. Hiç korkmadın mı? Sence biraz saf değil misin?
Belle’ye: Tatlım, seni alıkoydu, babanı tehdit etti; ama sen hala onu seviyorsun? Bu Stockholm sendromu olabilir mi?
Rapunzel’e: Kalabalık ortamlarda rahatsız hissedip saçlarını yemeye mi başlıyorsun? Bu biraz Rapunzel sendromu gibi görünüyor.
Elsa’ya: Sırf sinirlendin diye neredeyse kardeşini donduruyordun… Öfke kontrolü üzerinde çalışalım mı? Meditasyon yapmayı denedin mi hiç?
Külkedisi: Yıllarca kendi evinde kötü muameleye ve aşağılanmaya razı oldun. Kişisel sınırların üzerine konuşalım mı?
Pocahontas: Baban seni sevmediğin biriyle evlendirmek istiyordu… Devam et lütfen.
Aurora: İğneye dokunarak kendine zarar vermek hoşuna mı gidiyor? Bunun bağımlılık yaptığını düşünüyor musun? Sence ne zamandır böyle hissediyorsun?
Ariel: Aileni, kuyruğunu ve sesini yeni tanıdığın biri için feda ettin. Kendini feda etmekten hoşlanıyor musun? Hadi biraz ‘insanları memnun etme’ konusunu konuşalım.
Jasmine: Tanıştığınız ilk günlerden itibaren sana yalan söyledi ama sen yine de onun değişeceğini umarak onunla evlendin?
Bu Disney prensesleri aramızda kanlı canlı gezmiyorlar mı? Çevrenizdeki kadınların, hatta kendi hatalarınıza baktığınızda içinizdeki prensesi kolaylıkla bulabilirsiniz, bulabilirim gibi geliyor. Prenseslik o kadar da özenilecek bir durum değil sanki, ne dersiniz?
*- ROBOT SEVGİLİ
Tabii daha çılgın bir hayal gücünün vücut bulmuş hali de çok yakın geleceğimizde, Elon Musk’ın robot sevgilisiyle yemeğe çıkmış olması, yalanlansada fotoğrafın altına yazılan, ‘Onu yemeğe çıkardım, onunla konuşmaktan keyif alıyorum. Akıllı, güzel ve itaatkar.’ şeklindeki sözler kadından beklentileri ortaya koyan bir gerçekti.
Teknoloji ve yapay zekâ mucizeleri bile köleleştirilmiş kadınlar üretmek için erkekleri heyecanlandırıyor.
Kanlı canlı değil de kablolu şarjlı yeni kölelere sahip olabilecekleri an için yüzbinlerce dolar ödemeye razılar.
Belki de kanlı canlısına harcamayacakları kadar…
Dünya robot prenseslere hazırlanıyor.”
*- AMERİKA’NIN NE OLDUĞU
Geçenlerde genç sinema- tiyatro oyuncusu yazar, sunucu Berrak Öztekin’den söz etmiştim.
Şimdi bir ulusal televizyon kanalında Pazar günleri yayınlanan ‘İstanbul Kazan, biz Kepçe’ programının kamera önünü, İstanbul’un bilinmeyen yönlerini gözler önüne seriyor.
Berrak Öztekin, son yazısında benim gibi ‘Trump’u’ almış.
O. ‘Trump'a kim oy verdi?’ sorusunu irdelemiş.
Ben ne yapmıştım?
Amerika’nın ‘Devlet terörünü’ ele almış, ABD’nin refah, mutluluk ve bekası için ‘Dünyayı yakmaktan çekinmeyeceklerini’ ‘vahşilik örnekleri’ ile anlatmıştım.
Araştırmacı- Yazar Gürol Tulunay bunun üzerine bana şu mesajı gönderdi:
‘Müthiş bir makale olmuş Eyice, çok bilinmeyen bir konuyu açmışsın ve birinci ağızdan bilgileri anlatmışsın.
Amerika’nın ne olduğunu da ortaya koymuşsun.
Kalemine ve bilgine sağlık arkadaşım.
İyi geceler dilerim...
Selam ve sevgilerimle...’
*- CUMHURİYETÇİ PARTİDEN
Bildiğiniz gibi Donald Trump ABD'nin 47.başkanı seçildi.6 Kasım'da yapılan başkanlık seçimlerini eski ABD başkanı ve cumhuriyetçi Partinin adayı olan Donald Trump 2016 ile 2020'den sonra bir kez daha beyaz saray koltuğunda oturmaya başladı.
‘Her şeyi düzelteceğiz!
Tarih yazdık.
Engelleri aştık, ne oldu?
Sonuç olarak buradayız.
Bu siyasi bir başarı, bu ülkenin şimdiye kadar görmediği bir başarı! Göreceksiniz, bu Amerika'nın gördüğü Altın Çağ olacak.’ Demişti,
Bu ‘Manyak Başkan’ın Gazze ile başta olmak üzere, yaptığı ‘delice’ yorumları okuyor, biliyoruz.
Şimdi bir de Kamala Harris'e oy veren ünlülere bakalım:
Lady Gaga; ‘God Bless America’ Şarkısını miting'e katılarak seslendirdi.
Rihanna; ‘Harris'e kadınları korumak için oy veriyorum’ dedi.
Jennifer Lopez; Harris'in mitinginde iki gözü iki çeşme ağlayarak konuştu. (Oscar'lık bir performanstı doğrusu)
Madonna; ‘Harris'e oy vermek için Paris gezisinden eve döndüğünü’s söyledi.
Beyonce; ‘Ben bir anneyim’ Diyerek Texas mitingine katıldı.
Avengers ekibi, Taylor Swift, Bruce Springsteen, Eminem derken liste uzayıp gidiyor...
*- STRATEJİK BİR HATA
Sevgili Berrak Öztekin bakın ne kadar doğru bir yorum yapmış:
‘Tüm bu isimlerin ortak noktası son derece ünlü, dünyanın zirvesinde olan muhteşem evlerde oturan kısacası refah içinde yaşayan insanlar olması.
Herkes ünlüleri severek dinliyor ve takip ediyor fakat iş ünlülere karşı söz sahibi olmaya gelince işin rengi değişiyor.
Amerikalıların oy hakkı adeta bir güç gösterisine dönüşüyor ‘sizin sözünüze karşı bizim sözümüz’ diyorlar.
United Way'in Alice Projesi kapsamında hazırladığı rapora göre ABD'nin %43'ü derin yoksulluk içinde
İstatistikleri bir kenara bırakalım, açtım sokak röportajlarını izledim.
Ne gördüm dersiniz?
Amerikalılar ünlülere gıcık arkadaş!
İşin özü bu!
‘Sen benim hayallerimi yaşa, zengin ol, ünlü ol bir de bana ‘kime oy vereceğimi’ söyle.
Yok öyle! diyorlar ve demokratları tarihin tozlu sayfalarına gömüyorlar. Yanlış ata oynamak bu olsa gerek.
Halbuki Kanye West'e bu yatırımı yapsalardı bir şansları olabilirdi belki de...
*- KARA MİZAH
Hatırlarsanız, ‘SIMPSON'LAR! 21.YÜZYIL KAHİNLERİ’ ni de, yine Berrak Öztekin’den alarak paylaşmıştım.
Simpsonlar, bugün tam 36 sezonla tarihin en uzun ve en sevilen dizilerinden biri.
Modern toplumu komik bir şekilde eleştirmesi, sahnelerdeki kara mizah bizleri hem düşündürmeyi hem de güldürmeyi başarıyor.
Tabii tüm bunların yanı sıra Simpsonlar olaya birde kehanet baharatı ekliyor ki buda diziyi dilllere düşürüyor.
Şimdi ilk yazının devamını paylaşayım:
*- SİMPSONLAR, GELECEĞİN KAHİNLERİ!
Berrak Öztekin anlatıyor:
‘Ben de sinema camiasından gelen biri olarak söyleyebilirim ki, bir dizinin en fazla 2-3 yazarı olur, tabii projeye göre.
Bu rakam değişse de en fazla sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Peki Simpsonların kaç tane yazarı var, sizce?
10? 20? 30?..
Bilemediniz.
Tahminlere göre en az 155 yazarın çalıştığı söyleniyor.
Bu ilginç bir rakam ve daha ilginç olanı ise bu yazarların çoğunun aslında farklı kariyer ve eğitimleri olması, işte burada mevzu değişiyor.
Dizinin yazarlarından Jeff Westbrook, Harvard Üniversitesi Matematik mezunu ve Princeton Üniversitesi Bilgisayar Bilimi doktorası yapmış. Mike Reiss Harvard İngiliz Edebiyatı mezunu.
David Cohan,Harvard Üniversitesi fizik diploması üstüne de Berkeley Üniversitesi'nde Bilgisayar Bilimi yüksek lisansı var.
Ve liste daha onlarca konusunda uzman siyasetçi, fizikçi, edebiyatçı, matematikçi,sosyal bilimci diye devam ediyor.
‘Şimdi bunun konuyla ne alakası var?’ diyenlere cevabım şu;
Ciddi derecede zeki kişileri, bir odaya koyup kendi bilgileri ve güncel olguların gidişatı üzerine senaryolar yazmalarını istediğinizde geleceği yorumlama ve tahmin etme becerisi yüksek senaryolar karşınıza çıkmaya başlar.
Mesela Donald Trump örneğini vereyim sizlere:
*- MESELE, DOĞRU AÇIYI TUTTURMAKTA
‘Bu adamın Başkan olacağını nasıl bildiler?’ diyeceksiniz, ama aslında Trump Simpsonların bile Trump'ın Başkan olacağını gösterdikleri bölümden 20 yıl önce Oprah Winfrey'in şovun da Başkan olabileceğinden bahsetmişti sonrasında yaptığı onlarca röportajı saymıyorum bile yani bu bize garip gelse de aslında gündemi takip eden uzmanlar için olası bir senaryoydu.
Lady Gaga'nın şovunda asılı halde şarkı söylemesi, Kamala Harris'in mor renk giymesi...
Bunlar güzel ama olası tahminler çünkü bugüne kadar bin tane sanatçı konserlerde havada asılı şekilde şarkı söyledi yüz tane siyasetçi mor renk giydi zira mor renk kalite ve gücü temsil eder ve her PR uzmanı ve danışman bunu bilir.
Tabii bunları arka arkaya editler kamera arkasını anlatmazsanız sonuçlar böyle çarpıcı oluyor.
Kanımca sinemanın büyüsü de tam olarak burada başlıyor.
Yani aslında olay az önce de yazdığım gibi kalabalık bir uzman grubunun cidden emek harcayarak olası senaryolar üzerinden bir dizi yaratmasının ürünü.
Şimdi bana ‘kendimizi kaptırdığımız bu ekran büyüsünü bozdum!’ diye kızmayın!
Bakınız; hayatta her şey 'perspektif'ten ibarettir aslında.
Mesele doğru açıyı tutturmakta.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder