SARIŞIN KEDİYİ, TIRMIKLANMAK PAHASINA YAKALADIK

YAŞAR EYİCE *- İÇİMİZDEN BİRİ Bugün size bir veterineri tanıtacağım… Sözünü ettiğimiz ünlülerden biri değil. İşini seven ve layıkıyla yapan içimizden, sıradan biri. Beni tanımaz, bilmez. Ama ben Mimar Vildan Kara’nın methinden sonra takibe aldım. İddiaya göre Beşiktaş Belediye Başkanı telefon takibine takılmış. Benim takibime takılan Veterinerin Hasan Topçu’nun ne telefonuna ek bir cihaz taktım, ne de üzerine ve çalıştığı yere ‘böcek’ adı verilen, uzaktan gizli takip edeceğim bir başka dinleyici. Beşiktaş’ın herkes tarafından bilinen Ortaköy semtinde ‘kedi avına’ çıktık. Sokakta, Vildan Kara’nın beslediği bir kediyi, tırmıklanmak pahasına yakaladık, Beşiktaş Belediyesi’nin hayvan hastanesi olarak kullandığı binaya götürdük. Veteriner Hasan Topçu, her türlü donanımın bulunduğu ‘Hayvan Hastanesi’nde daha önce ‘kısırlaştırdığı’ minnoşu altı muayene etti ve ‘orta kulak iltihabı’ olduğunu belirledi. Bu arada teknisyenlerle birlikte iç- dış parazit taraması da yaptı. Beş gün, merkeze getirip getiremeyeceğimizi sordu ve ‘Sarışın Kedi’ nin sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Bu arada bir ilgili ve meraklı bir kadın da, iki sokak kedisi getirmişti. Bizden sonra onları da tetkike aldı. *- DOSTLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN Veteriner Hasan Topçu’ya sordum, o da, Veteriner Müdürlüğünün, ‘Can Dostlar, özgürce eğlensin’ diye, İstanbul’un belki de en fazla hayvan sever nüfusunu barındırmasıyla gurur duyan Beşiktaş Belediyesi, hizmetlerine her gün bir yenisini eklediğini anlattı; 2 bin 820 metrekare köpek gezdirme alanı ve dokuz farklı noktada toplamda 19 adet kedi evi alanı tasarlandığını ve yaşama geçirildiğini söyledi. Köpek gezdirme alanları, hem köpekler hem de hayvan severler için büyük kolaylık. Zira köpekler özgürce eğlenebiliyor. Köpek korkusu olan kişileri de unutmamak lazım tabii… Park sayısını çoğaltarak kişi başına düşen yeşil alan miktarını artıran Beşiktaş Belediyesi, parkları yoğun bir şekilde kullanan can dostlarımızı böylece unutmamış oluyor. Ortaköy Mahallesi Duvarcı Parkı ve yine Ortaköy Mahallesi Gültekin Parkı’ndaki ‘Kedi Evleri’ni gördüm. Yine aynı semtte yani Ortaköy Mahallesi’ndeki ‘Köpek Gezdirme’ alanlarını da yine Veteriner Hasan Topçu’dan öğrendim. Hayrettin Karaca Parkı: 582 m², Hayrettin Karaca Parkı Marmara Sitesi Arkası Yeşil Alan: 98 m². *- AKLIMDA KALAN İSİM Geniş Bilgiyi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nde Müdür Tolga Akyıldız’dan alabileceğimi belirten Veteriner Hasan Topçu’nun ilk beş günden sonra ilave iki gün daha ‘Sarışın Sokak Kedisini’ Mimar arkadaşım Vildan Kara ile tedavisinin tamamlanması için her gün kendisine götürdüm. Bu arada öğrendim: Beşiktaş Belediyesi’nde bir değil, birden fazla veterineri var. Ve aralıksız 7x24 hizmet veriyorlar. Ve tüm hizmetler anında bilgisayara kayıt yapılıyor. Benim dikkatimi çeken, en azından dört tane, üzerlerinde ‘MobilVet’ yazan özel donanımla araçlar var. Bunlar tüm Beşiktaşlı hayvan severlere bir telefon ya da ‘tık’ denilen bilgisayar kadar yakınlar. Yine Veteriner Hasan Topçu’dan öğrendiğime göre, Beşiktaşlı veterinerler, komşu ilçe Sarıyer Belediyesi’ndeki meslektaşları ile ortak çalışma yürütüyorlar. Her an, mesleki konu ve bilgilerde görüş ve teknik işbirliği içindeler. Yani ‘Can dostlarımız’ Beşiktaş ile Sarıyer’de, işini ve mesleğini sevenlerin güvencesi ile kontrolü altındalar. Bu arada şunu da söyleyeyim; Veteriner Hasan Topçu, beni tanımıyor. Benim kendisi ve çalışmaları hakkında yazı yazacağımı da bilmiyor. Zaten bilseydi, çoğu yerde karşılaştığımız gibi, ‘Ben devlet memuruyum, konuşmaya yetkim yok, müdürümüzle ya da başkanlık makamı ile görüşün’ diyeceğini tahmin ediyordum. Umarım bir sıkıntıya girmez… Şu kadarını söyleyeyim, keşke herkes Veteriner Hasan Topçu gibi hayvan severlere ve can dostlarımıza yaklaşsa… Keşke işini onun gibi, yürekten yapabilse… *- SIMPSON'LAR! 21.YÜZYIL KÂHİNLERİ Daha önce birkaç kez kendisinden ‘oyuncu’ olarak sözünü ettiğim Nazlı Berrak Öztekin’i dikkatli okuyucularım hemen anımsayacaktır. Son olarak, İstanbul’un semtlerinin bilinmeyen yönlerini ve özelliklerini ortaya çıkaran bir televizyon dizisi yaptığını biliyorum sevgili Berrak Öztekin’in… Ama bilmediğim bir yönü daha varmış, Meğer İstanbul’da okuyucusu oldukça fazla bir dergi ve internet portalında haftada bir makale yazıyormuş. Fırsat yaratıp, yurtdışında da ‘oyunculuk eğitimi’ alan yani ‘Mektepli’ Berrak Öztekin’in yazılarını keyifle ve ilgi ile okudum. Günceli, kendine has üslubuyla kaleme alan Berrak Hanım, ileride ‘yazarlık’ alanında da ünlüler kervanına katılacak gençlerimizden biri olarak karşımıza çıkacak diye düşünüyorum. Önümüzdeki aylarda belki kendisiyle görüşüp, ‘Bu ne hız? Kameraların önünden, klavyeye, yani bilgisayarın başına nasıl yetişiyorsun?, üniversitede, ikinci diplomanı nasıl aldın? Bunu nasıl başardın?’ gibi soruları soracağım. Şimdi sözü Nazlı Berrak Öztekin’e veriyorum: Benim gibi sizde çok şey öğreneceksiniz… Severek okuyacağınızı sanıyorum. *-YORGUNLUĞU ATTIRIYORLAR ‘Çocukluğumuz Simpsonlarla geçti!’ desek abartmış olmayız. Bugün tam 36 sezonla, tarihin en uzun ve en sevilen dizilerinden biri. Modern toplumu ‘komik’ bir şekilde eleştirmesi, sahnelerdeki ‘kara mizah’ bizleri hem düşündürmeyi hem de güldürmeyi başarıyor. Tabii tüm bunların yanı sıra Simpsonlar, olaya birde ‘kehanet baharatı ekliyor’ ki buda diziyi dilllere düşürüyor. Donald Trump'ın başkanlığından Higgs Bozomunun namı diğer Tanrı parçacığının keşfine, Covid salgınından LA yangınına kadar Simsons kehanetleri olarak adlandırılan liste, hem uzun hem de rahatsız edici! Bu sadece bir tesadüf mü, yoksa işin arkasında bilinmeyen bir komplo teorisi mi var? Gelin birlikte tüm dünyayı kasıp kavuran Simpsons kehanetlerinin arkasında yatan gerçeği bulalım. *- SIMPSON'LAR! 21.YÜZYIL KÂHİNLERİ Aramızda merak edip yabancı internet sitelerini inceleyenler olduysa Amerikalıların komplo teorileri konusunda ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha anlar. Dizinin yapımcılarının yüksek dereceli Mason olduklarından tutun, yazarların zaman yolcusu olduğuna, dizinin bir hükümet propaganda sistemi olmasından tutun, zamanın döngüselliğini bize kanıtladığına kadar, sayısız teoriyi okuyunca şaşırdım açıkçası! Simpsons Nostradamus'a Karşı! Bugüne kadar birçok mecrada, zaman zaman, bu kehanetlerden bahsedildiğini duyduk. Ancak irili ufaklı tesadüflerin sayısı o kadar fazla ki ben de en dikkat çekenleri sizinle paylaşmaya karar verdim. Dizinin en meşhur kehanetlerinden birisi 19 Mart 2000 senesinde yaptıkları Başkan Donald Trump kehaneti. Lisa Simpson'ın Amerika'nın kadın başkanı olduğu gelecekte geçen bölümde onun selefi olarak Donald Trump'tan bahsedilir ve gerçekten Kasım 2016 yılında yani diziden 16 yıl sonra bu öngörü gerçek olur Trump Başkan seçilir. *- TESADÜFE BAKIN Bir başka sıra dışı tesadüfte ise 21 Eylül 1997 senesinde New York şehri Homer Simpson'a karşı adlı bölümde Lisa elinde bir dergi ile ailesinin yanına koşarak gelir. Dergiyi ailesine gösterir ve dergi kapağında büyük bir New York yazısı vardır, arka planda İkiz Kuleler 11 şeklinde gözükür ve ön planda 9 dolar yazısı büyük bir şekilde durur. Bölümün yayınlanmasından tam 5 sene sonra bu büyük tesadüfün de gerçekleştiğine hep beraber şahit olduk. Bu sahne yapımcılara sorulduğunda ise sadece 'kötü bir tesadüf' diye açıklama gelmiş. *- HOLLANDA’DA FİL VAR Gelelim günümüze; Simpson'lar kehanetleri ile şaşırtmaya bugün de devam ediyor. 2007 yılında 18.sezon 12.bölümde Bart Simpson şakalarından birinde hızla kontrolden çıkan bir yangına sebep oluyor, Yangın hızla büyüyor ve kasaba sakinlerini tehdit eden büyük bir orman yangınına dönüşüyor. Orman yangınlarının farklı bölgelere yayılması, mülklere zarar vermesi, itfaiyecilerin alevleri kontrol altına almak için gösterdiği insanüstü çabayı 20 yıl sonra bugün CNN'i izler gibi izliyoruz. Peki 21. Yüzyılın bu sarı benizli kahinleri bu işi nasıl yapıyor? Kim bu senaristler? 2. Bölümde keşfedeceğiz… *- BİLGİ ve BECERİ Hızımı alamadım. Berrak Öztekin’in son yazılarından birini daha paylaşmak istiyorum. Akıcı üslubun yanında, bilgi ve beceriyi de görüyoruz. Yani birçok, ‘kopyala yapıştır’ yazarının yanında ay gibi parlıyor, kendine has özellikleriyle oyuncu- yazar Berrak Öztekin, bakarsınız yakında o da, senaryosunu kendi yazdığı dizilerde gün yüzüne çıkar. “Halkın görüşlerinin göz ardı edildiği tek ülke biz değilmişiz meğer! Şimdi size Hollanda'dan tuhaf bir hikaye anlatacağım. Hollanda topraklarınd ki ferah yaşam hepimizin malumu! Şehirler enfes, hava muhteşem hani 'adamlar herzeyi çözmüş' deriz ya tam da o kıvamda bir ülke! Ancak gelin görün ki, halkın kanayan bir yarası var; üstelik inanılacak gibi değil! Hollanda’nın Ulusal Marşında, 80 yıl savaştıkları ülke için ‘İspanya Kralını hep saygıyla andım’ ve defalarca savaştıkları ve Kan akıttıkları Hitler’in Almanya’sı için ‘Kanım Alman kanı’ deniliyor. E, nerede bu hükümet! Nedense bu güne kadar, pek çok Hollandalının ateş püskürdüğü bu marşın düzeltilmesi için hükümet kılını bile kıpırdatmıyor. ‘Oda da fil var!’ kimse oralı değil, belli ki! *- HALBUKİ ALMANYA İŞGALCİYDİ Hollanda’nın milli marşı ‘Wilhelmus’ta, İspanya ve Almanya’yı onurlandıran ifadeler yer alıyor. ‘Nasıl olur?’ değil mi? Bu da oluyor, işte! ‘İspanya Kralını hep saygıyla andım’ ve ‘Kanım Alman kanı’ gibi ifadeler, tarih boyunca bu ülkelerle savaşmış olan Hollandalılar arasında rahatsızlık yaratıyor. Ancak, bu mısraların değiştirilmesi için hükümetten hiçbir adım atılmadı. Hollanda’nın İspanya ile 80 yıl süren savaşını ve Almanya ile olan savaşlarını ele alarak, bu ifadelerin neden aşağılayıcı olduğunu anlatabilirim sizlere... *- SEKSEN YIL SAVAŞLARI Hollanda’nın İspanya ile olan tarihi, 1568 yılında başlayan ve 1648 yılında sona eren Seksen Yıl Savaşları’na dayanıyor. Bu savaşlar sırasında Hollanda, İspanya İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık mücadelesi verdi. Hollanda, 1581 yılında bağımsızlığını ilan eden eyalet ve şehirlerden oluşan bir devlet olarak kurdu. Ancak, bu süreçte Yedi Birleşik Hollanda Cumhuriyeti egemen bir siyasi varlık haline gelirken, Hollanda’nın diğer bölgeleri Habsburg Hanedanı’nın yönetimi altında kaldı. Bu uzun ve kanlı mücadelelerin ardından, Hollandalılar için ‘İspanya’ya saygı gösteren ifadeler’, tarihi acıları yeniden hatırlatıyor. *- İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI 1940 yılında Almanya’nın Hollanda’ya saldırmasıyla, II. Dünya Savaşı’nda Hollanda’nın işgali başladı. Almanya, Hollanda’ya saldırarak kısa sürede kontrolü ele geçirdi ve Hollanda beş yıl boyunca Nazi işgali altında kaldı. Bu dönemde Rotterdam gibi şehirler bombalandı, Hollanda ordusu direnemedi ve ülke büyük acılar yaşadı. Hollanda’nın teslim olmasıyla sonuçlanan bu işgal dönemi, Hollandalılar için derin bir travma yarattı. Dolayısıyla, ‘Kanım Alman kanı’ ifadesi, bu acı dolu geçmişi hatırlatarak rahatsızlık yaratıyor. *- İKİNCİ DÜNYA SAVAŞININ BİTİŞİ Hollanda, II. Dünya Savaşı’nın bitişini 4 Mayıs’ta Ölenleri Anma Günü olarak kutluyor. Amsterdam’da yaşayan Gazeteci İlhan ustanın da belirttiği gibi, o gün,1940-1945 yılları arasında yaşanan zulmü ve kaybedilen canları anmak için düzenlenen ulusal bir anma günü. Tüm ülke, bu hüznü paylaşmak için saat tam 20:00’de iki dakika saygı duruşunda bulunuyor. Bu sessizlik, savaşta hayatını yitiren herkesin anısını yaşatmayı amaçlıyor. Amsterdam Dam Meydanı’nda düzenlenen törende, Hollanda Kraliyet Ailesi ve halk, savaş gazileri ve öğrencilerle birlikte çelenkler sunuyor, şiirler okuyor ve geçmişi anıyor. Büyük bir vatansever olarak, ‘böyle dehşet verici bir olay canımız Türkiyemiz’de vuku bulsaydı, tepkiler nasıl olurdu?’ düşünmeden edemedim bende! Umarım kendi ülkesinden başka her ülkeye hayranlık duyan insanlara yeniden değerlendirme fırsatı tanır bu yazım…” Sevgili Berrak Öztekin ne güzel anlatmış, tarihi ve gerçek bir olayı… Yürekten kutluyor ve çalışma ve emeğinin zirveye çıkmasına az kaldığını düşünüyorum… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

SAHTEKARLIĞI NORMAL KARŞILIYOR!

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR