HAYDI AYAĞA KALKIN

YAŞAR EYİCE *- YÜREKTEN İSTEYELİM Sevgi ve huzur dolu bir gün dileğiyle yazmaya başlıyorum. Güzel günler ve güzellikler hepimizin olsun. Yürekten istenenler mutlaka olur, çünkü çalışma ve başarının ilk sırrı budur. ‘Yaşlanıyorum!’ diye sakın üzülmeyin, her gün yaşadık ve duyduklarımızdan da biliyoruz, birçoğumuz bu imkândan yararlanamıyor. Hayat herkese verilir, yaşlılık ise seçilmişlere… Öyleyse sağlıklı bir şekilde yaşamaya ve hayattan tat almaya çalışalım. ‘Seçilmişler’ arasına girmeye çalışalım. Burada size bir tiyo vereyim: 220’den yaşınızı çıkarın! Çıkan rakamı saatle özdeşleştirin ve bu sizin ‘Sağlıklı yürüme’ süreniz olsun… Bazen kelimeler yetmiyor, bir konuyu, bir güzelliği, bir başarıyı anlatmaya. Okul da siz olun, öğretmen de! İşte o zaman hayal gücünüzü de çalıştırın ve huzur ile mutluluğa adımınızı atmayı sağlarsınız. Bütün dilekleriniz olur. Ama bunlar tembellik, olumsuzlukla değil, çalışarak kazanılır. Hayatınızın en güzel anları da yaşamı, çevreyi, insanları, canlıları, tabiatı sevmekle bütünleşir. Haydi ayağa kalkın, silkinin ve ‘Başaracağım’ diyerek ilk adımınızı atın, ileriye doğru koşun… Ne mutlu ki size, bugün de varsınız… Seçilmişlere doğru gidiyorsunuz… *- GÜLLÜK GÜLÜSTANLIK Sevgili okuyucularım, biz Türklerin en önemli özelliklerinden biri de, çok önemli vakıflara sahip olmamız. Hatta Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı tüm vakıfların bağlı olduğu bir de genel müdürlüğümüz var. Parola da şöyle: ‘Vakfet Yaşat, yaşa!..’ Hani son zamanlarda, özellikle ekonomide ‘Kazan kazan!’ sistemi var ya, bunun gibi, işte! ‘Vakıf’ demek, hayır hasenat demektir… Medeniyetimizin temel taşlarından biridir… Şöyle de diyebiliriz: Vakıf, tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir. O halde vakıf tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan bir sistemler bütünüdür. *- GAZİ’DEN BU YANA İstanbul başta olmak üzere, ülkemizde onlarca vakıf bulunuyor. Evliya Çelebi on sekizinci yüzyılda, ‘…Ben elli yılda 18 padişahlık ve krallık yere seyahat ettim, hiçbir yerde bu kadar hayrat görmedim’ demiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gerek 01 Mart 1922’de, TBMM’nin açış nutkunda, gerek 01 Mart 1923’deki TBMM’nin 4. Toplantı yılını açarken, ‘Efendiler!’ diyerek milletvekillerine seslenirken, ‘Evkaf vekaletinin’ yani zamanın vakıflarının yaptıkları hayır işlerinden sitayişle söz etmiştir. Bu arada Başvekil İsmet İnönü’ye de bu konu üzerinde ehemmiyetle ilgilenmesi talimatını vermiştir. Günümüzde ise, bir vakfın kuruluşu, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ilgili hükümlerine göre gerçekleşiyor. Başta öğrenciler ve veliler, yani halkımızın büyük bölümü ‘Vakıf Üniversitelerinden’ haberdardır. Büyük holdinglerin de vakıfları ve üniversiteleri bulunuyor. Ama şunu da söyleyeyim; Her vakıf üniversitesi istenilen güzellik ve değerde değil. Bunların bir kısmı bazı ‘art niyetli’ hatta ‘dolandırıcı’ diye adlandıracağımız kişi ve yöneticilerin elinde. Umarım onlar da akıllarını başlarına alırlar ve vakıf üniversitelerimizin de dünya standartlarında olmasını sağlarlar, tabii bu da liyakat esası ve değerli gerçek akademisyenlerle olur. *- SABANCI VAKFI ve DOLANDIRICILAR Şimdi size örnek bir vakıftan, ‘Sabancı Vakfı’ndan, yaptıkları, hepimizi ilgilendiren önemli bir açıklamadan söz edeceğim. Sabancı Vakfı’nın uyarı ve bilgilendirici açıklaması şöyle: ‘Sabancı Vakfı adı ve logosu kullanılarak oluşturulmuş sahte sosyal medya hesapları, web siteleri veya telefon numaraları üzerinden burs başvurusu alındığına dair mesajlar vakfımıza oluşmaktadır. … Vakfımız ile ilgisi bulunmayan sahte web siteleri ve telefon numaraları ile gelen ihbarlar üzerine yasal işlemler yapılmaktadır…’ Öğrencilerin mağdur olmaması için bu duyuru yapılıyor. Ama nedense bizler okumayı ve araştırmayı bilmediğimizden, daha doğrusu tembelliğimizden hep kolaycılığa kaçtığımızdan dolandırılmamız bile çok rahat oluyor. *- SİSTEMİN YÜRÜYÜŞÜ Siz sanıyor musunuz, bu telefon numarası dolandırıcılara ait? Söyleyeyim: Mutlaka sıradan, saf ve temiz diyeceğimiz, hiçbir günahı ve suç kaydı olmayan birinin, çalıntı ya da kayıp bir telefon numarasıdır. Şu da olasılıklar arasında, sizin ya da sıradan birinin tıpa tıp kimliği çıkartılıyor, bu arada öğrendikleri şifre ile e- devlette kendisine ait bilgilere erişip, adına telefon ve bilgisayarlar alıyorlar. İşte sizin, bizim adımıza aldıkları telefon, bilgisayar ve elektronik cihazları dolandırıcılık aracı olarak kullanıyorlar. Ben de buna dikkat çekmek istiyorum. En yakın emniyet müdürlüğüne ya da savcılığa uğradığınızda kabarık dosyaları öğrenebilirsiniz. Şimdilik bu kadar… *- BU TOPRAKLARDAN KAZANDIKLARINI Ama şunu da sizinle paylaşmak istiyorum, Sabancı Vakfı’nın kurulmasının nedenini; Söyledikleri şu: ‘Bu topraklardan kazandıklarımızı, bu toprakların insanları ile paylaşmak!’ ilkesini benimseyen Sabancı kardeşler (Ailesi), bu düşünceden yollarına devam ederek, hayır işlerini düzenli bir şekilde yürütebilmek amacıyla 1974 yılında kurdukları Hacı Ömer Sabancı Vakfı (Sabancı Vakfı)’nı kurdular. Bu girişimlerinde en büyük desteği de, tüm mal varlığını vakfa bağışlayan anneleri merhume Sıdıka Sabancı’dan aldılar. *- EĞİTİM, KÜLTÜR ve TOPLUMUN GELİŞMESİ Türkiye’nin en büyük aile vakıflarından biri olan Sabancı Vakfı, misyonunu da şöyle açıklıyor: ‘Türkiye’de eğitime, kültürel ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunmak ve bireylerin hayatında fark yaratmak. Büyük ve önemli vakıflarımızın temel değerlerini de söyleyeyim: ‘İnsan sevgisi, paylaşma, öncülük, samimiyet!’ Hepimizin yürekten istediği özellikler değil midir, bu saydıklarım? Şunu da söylemeden edemeyeceğim, gerek Sabancı Vakfı, Koç Vakfı, gibi büyük vakıfların faaliyetlerinden ve mal varlıklarından sağlanan gelirlerden aile fertlerinin hiçbir yararlanmıyor. Kalıcı eserleri saymaya kalksam bir kitap doldurabilirim. Zaten bütün Türkiye vakıfların eserlerini biliyor. Umarım, aynı düşünce ve disiplin ile ülkemize ve insanlarımıza büyük katkı ve eserler kazandıran gerçek vakıfların sayıları her geçen gün artar. Yazımı, Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanlarında verdiği Vehbi Koç Ödülü’nün bu yılki sahibi, Kadın Hekimler Eğitime Destek Vakfı (KAHEV) olduğunu paylaşarak bitiriyorum. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

SAHTEKARLIĞI NORMAL KARŞILIYOR!

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR