İÇİMİZDEKİ ŞANTAJCI SAHTEKARLAR

YAŞAR EYİCE *- İÇİMİZDEKİ SAHTEKÂRLAR Aydın ve Didim’deki bir ‘gazeteci müsveddesinin’ tehdit ve şantaj yazılarıyla bazı kişi ve belediye başkanlarından tabiriyle ‘avanta’ aldığı gündeme geldi. Bu ilk değil, ‘Sarı Basın’ adını verdiğimiz sahtekârlar hep varlar. Bu arada ‘Sarı Basın’ ile ‘Sarı Basın Kartı’nı karıştırmayalım. ‘Sarı Basın’ı özetle ‘sahtekârlar’, etik kuralları hiçe sayan, bazılarının açıklarını arayıp onlardan para ya da değerli bazı mallarına el koyanlar falan diyebiliriz. ‘Sarı Basın Kartı’ ise mesleği sadece ‘habercilik’ olanlara ve medya kuruluşunda çalışanlara devlet tarafından verilen özel kimlik kartı olarak tanımlayabiliriz. Şimdi bu ‘Sarı Basın Kartları’nın yerini, ‘Turkuaz Basın Kartları’ aldı. Yani değişiklik yapıldı, yeni bir sayfa açıldı. *- FAZLADIRLAR Bu tanıtım meslek kartları ancak sözde hak edenlere veriliyor, çünkü bir medya kuruluşu ile sözleşme yapması gerekiyor. Ama nedense belli sayıda olması gereken bu sözleşmeler patron ya da yöneticiler tarafından gerçek, sahada koşuşturan, zaman zaman dayak yiyen, hastanelik olan, hatta hayatını kaybedenlere değil de, sevgililerine, çoluk çocuklarına verildiğini mesleğin içinde olanların bildikleri bir gerçek. Bu kadarla kalsa iyi, sevgililerini, şoförlerini, arkadaşlarını, iş bağlantısı olduklarını bile ‘Basın Kartı’ sahibi yapanların sayıları da az değil. Şöyle diyeyim; 10 ‘Basın Kartı’ sahibi vara, bunun 6’sı gerçektir, diğer dördünü atın bir kenara. Bazı yörelerde yüzde 90’ını sallayın gitsin… Bu kadar iddialı olabilirim. Bu gerçeği herkes bilir ama söylemez, ekmeğinden olmamak ve düşman kazanmamak düşüncesiyle. Arada bir iki kişi konuşur, yazar, bunlar da işten çıkarılmış, ağzı yanmışlardır. *- HİKAYE DEĞİL GERÇEK Yazımın girişinde belirttiğim Aydın’da olduğu gibi birçok kentimizde sözde gazete çıkaran birçok kötü niyetli kişilerin varlıklarını da biliyor, tanıyor, görüyoruz. Bunlar kurumları, yöneticileri hep ilgisiz ve alakasız yazıları ile tehdit edip ya yüksek fiyata reklam alırlar ya da para veya değerli bir şeylere sahip olurlar. Şimdi sizi çok eskilere götüreyim, bir gerçek örnek vermek için… İzmir’de çok yıllar önce iki bira fabrikası karşı karşıya kuruldu. Bu kentimizde belirttiğim gibi ‘koçan’ bir sözde gazete çıkaran şantaj ve dolandırıcı, gerçek ve okuyucusu olan İzmir gazetelerine ilan veren fabrikalardan birinin yöneticilerini, ‘Bize de ilan ya da onun karşılığı bir ücreti ödemezseniz aleyhinizde yayın yaparız!’ diyerek açıkça tehdit ettiler. ‘Her işimiz yasalara uygun!’ diyen yabancı menşeli firmanın yetkilileri ‘Sizin gibilere boyun eğmeyiz!’ dediler. *- BOYUN EĞDİLER Belli sayıda özel olarak basılan ve yine özelikle fabrikanın bulunduğu çevrede dağıtılan ‘Paçavra’ diyeceğimiz kâğıt parçasında manşetten şu başlık yer alıyordu; ‘Bira fabrikasındaki silolarda fare ölülerine rastlandı. Bunlar şişelere doldurularak halka satılıyor. Muhabirlerimiz araştırma yapıyor. Gerçekleri yarın size açıklayacağız!...’ Bir gün sonra gazetenin manşeti şöyle idi: ‘Yanılmışız! Söylenti asılsız çıktı. Biranızı gönül rahatlığı ile içebilirsiniz. Muhabirimiz siloları gezdi, laboratuvar sonuçlarına baktı ve gerçeği buldu..’ Fabrika yönetimi ile bu ‘asılsız haber’ ile bizlere göre ‘büyük’ sayılacak bir haksız kazanç elde eden bu sahtekar herhalde beklentisine kavuşmuş olmalı... Ama fabrika yöneticileri bu tehditi polise ve yetkililere duyursalardı memleketi hem bir sülükten kurtarırlar, hem mesleğin itbarını korurlar, ham de ona verecekleri parayı bir hayır kurumuna bağışlayabilirlerdi. *- BELİRGİN ÖZELLİK Okuyucularıma şu tiyoyu vereyim: Eğer bir medya grubu, bir kişi üzerinden sürekli olarak bir kuruma ya da özellikle belediyeye daha doğrusu başkana çatıyor, haberler yapıyor, başka haberciler bu sorun ve iddia ile ilgilenmiyor, vatandaşı da fazla ilgilendirmiyorsa mutlaka arkasında başka beklenti ve düşünceler vardır. Özellikle küçük ama turistik ilçeler başta olmak üzere, gelişmekte ve göç alan birçok şehrimizde bunlara tanık oluyoruz. Dün vardılar, bugün varlar, yarın da olacaklar! *- NASIL BİLİRSİNİZ? Dünden bir ünlü isimden söz edeyim, böyle asalak ve şantaj yaparak geçinenlerden birinden… ‘Mark Twain’i nasıl tanırsınız?’ diye sorarsam herhalde ‘Dünyanın en meşhur hikaye yazanlarından biri!’ diye yanıtlarsınız. Hatta Missisipi denilince yazılan ve çevrilen filmlerle de belki hafızanızda yer etmiştir. Ama matbaa sahibi bir gazeteciydi. Ve de, Amerika’nın işadamları ya da girişimcileri için o zamanlar bilinen en meşhur şantajcılarından birisiydi. Bu yüzden o zamanın iş insanları ve varlıklıları tarafından sevilmezdi. Düşünün eserleri ile birlikte bu kötü tarafı da zamanımıza kadar geldi. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR