KABUL ETMEDİĞİM MADDELER VAR

YAŞAR EYİCE *- SAĞLIK ve EĞİTİM… Çeşitli hakemliklerinden tutun da sporculuğuna, yöneticiliğine kadar hayranlıkla takip ettiğim rekortmenlerimizden Yavuz Tunç şöyle yazmış: ‘Sevgili Dostlarım; 87. Yaş günümde, 86 yılda öğrendiğim, ‘hayat değerlerini’ sıralıyorum: Sağlık, sağlık, sağlık!... O olunca her şey çok güzel! Sevgi ve saygılarımla…’ Tabii ki sağlıklı yaşamda da, ‘Eğitim, eğitim, eğitim!...’ Şimdi de sizinle, 73 yaşındaki kadından 50 yaşındaki kız arkadaşına yazdığı mektubu paylaşayım: ‘Sevgili kız arkadaşım! Bugün 73 yaşındayım ve o yaşımda fark ettiğim önemli bir düşünceyi sizlerle paylaşmak istiyorum. 50 yaşındasın, 23 yıl önce biri bana böyle bir mektup atsaydı çok isterdim… *- SON DURUM Şimdi giderek daha çok okuyorum ve daha az toz temizliyorum. Villada verandada saatlerce oturup manzaranın tadını çıkarabilirim. Artık bahçede otlar olması umurumda değil. Hala çalışıyorum ama kimseye nasihat etmiyorum aile zamanı çok daha önemli.. Hayatın tadını çıkarmak lazım, sadece ‘dayanmak’ değil. *- TASARRUF DEVRİ Hiçbir şeyin düzeltilemeyeceği aklımın bu kadar temiz olması inanılmaz... Artık her alışverişten tasarruf etmeye çalışmıyorum. Sadece “özel günler” için değil, her gün en güzel örtü, çarşaf ve setleri kullanmaya başladım. Markete gittiğimde en güzel kıyafetleri giyerim. İyi göründüğünde paradan ayrılmanın çok daha kolay olduğunu fark ettim. En sevilen ve pahalı parfümü kullanmak için ‘özel bir durumu’ beklememe gerek olmadığını öğrendim. Ne muhteşem bir duygu bankaya ya da kliniğe gittiğinizde mis gibi kokmak! Daha önce ruh halimi sık sık bozan tüm küçük şeylere artık kızmıyorum: bitmemiş ev işleri, kasvetli süpermarket kasiyerleri ya da tuvalette sızdıran su ısıtıcısı. *- YARIN UYANACAK MIYIM? Gelecek hafta ya da hayatımda başka bir gün gibi ifade yok. Şu anda en ilginç şeyleri yapıyorum. Her sabah kendime soruyorum; ‘Yarın uyanmayacağımı kesin olarak bilseydim bugün ne yapardım?’ Bu ayıltıcı. Çocuklarımı artık daha sık arıyorum ve arkadaşlarımla sohbet ederken her fırsatta özür dilemeye çalışıyorum. Her birimize kalan yıllar bir hediyedir, henüz ‘sahip olduğun’ bir şey değil. Kimse bize hiçbir şeyin garantisi yok, yarın bile. Belki de hayatımız, çocuklukta hayal ettiğimizden bambaşka çıktı. Ama buradayken, hiçbir şey bizi dans etmekten alıkoyamaz. Kendimizden başka hiçbir şey!..’ Şimdi bir de günümüz gerçeğine dönelim ve uzmanından öğrenelim! *- KABUL ETMEDİĞİM MADDELER VAR Nejat Gölbaşı da, ‘65’ini aşıp 70′ e yaklaşmakta olan arkadaşlarımdan birine kendinde ne gibi bir değişiklik hissettiğini sordum….’ Dedikten sonra şunları yazmış: ‘Bana hepinizle paylaşmak istediğim aşağıdaki çok ilginç satırları yolladı… 1- Ailemi, kariyerimi ve pozisyonumu sevdiğim yılların ardından, şimdi eski arkadaşlarımı sevmeye başladım. 2- Bir atlas olmadığımın farkına vardım. Dünyayı omuzlarımda taşımam gerekmiyor. 3- Meyve sebze satanlarla pazarlık yapmayı bıraktım. Sonuçta, bir kaç kuruş fazla ödememle cebimde bir delik açılmayacağını biliyorum ama o bir kaç kuruş, zavallı adamın kızının okul masraflarını ödemesine yardımcı olabilir. 4- Taksi şoförüne ödeme yaptığımda, para üstünü almıyorum. Ekstra para kazanmak yüzüne bir tebessüm kondurabilir. Ne de olsa benden çok daha fazla yoruluyor. 5- Yaşlılara ‘Bu hikâyeyi anlatmıştınız!’ demeyi bir kenara bıraktım. Ne de olsa, bu hikâyeler hatıralarını canlandırmalarına ve geçmişi tekrar yaşamalarına yardım ediyor. 6- İnsanları hatalı olduklarında bile düzeltmemeyi öğrendim. Ne de olsa, herkesi mükemmel yapma sorumluluğu bana ait değil. Huzur mükemmeliyetten çok daha önemli. 7- Cömertçe ve bolca iltifat ediyorum. Ne de olsa, bu yalnızca karşımdakine değil, benim de ruh halime iyi geliyor. 8- Giysilerimdeki kırışıklığı ya da bir lekeyi dert etmemeyi öğrendim. Sonuç itibariyle, kişilik görünüşten daha çok öne çıkar. 9- Benden farklı kişilerle tartışmaktan kaçınıyorum. Ne de olsa, onlar iyi ilişkiler yürütmenin önemini bilmiyor olabilirler ama ben biliyorum. 10- Beni kirli oyunlarıyla saf dışı bırakmak isteyen biri olduğunda, sakinliğini koruyorum. Sonuçta, ben ne kirliyim ne de kimseyle bir yarış halindeyim. 11- Duygularımdan utanmamayı öğreniyorum. Ne de olsa, beni insan kılan duygularım. 12- Bir ilişkiyi koparıp atmaktansa egomu bir kenara bırakmanın daha iyi olduğunu öğrendim. Sonuçta ego tek başıma olmama neden olacakken ilişkiler asla yalnız kalmamamı sağlar. 13- Her günü son günümmüş gibi yaşamayı öğrendim. Ne de olsa, öyle de olabilir. 14- Beni mutlu eden şeyleri yapmayı öğrendim, ne de olsa ben kendi mutluluğumdan mesulüm, başkasınınkinden değil…’ Sanıyorum, bazı maddelere katılmayanlar vardır benim gibi. Örneğin bile bile ‘kazık’ atan esnafa ya da sanatkara ‘Haklısın!’ demem. Özellikle evinizden çıkarken, cebi şişkin olanlara hiç ama hiç iyi gözle de bakmam, açıkça ‘Hırsız’ demekten de çekinmem… *- SORUMLU BELEDİYE BAŞKANIDIR Kendisini ‘Milli Mücadeleci’ olarak tanıtan ve ‘Yiğit!’ olarak adlandırdığı bazı vatanseverlerin açıklamalarını gönderen Ahmet Bey, bu kez ‘Görevde iken; birçok belediyelerin mali hesaplarını kapsamlı bir şekilde denetlemiş, incelemiş birisi olarak’ büyük siyasi tartışmalara neden olan genel iktidar ile yerel iktidarlar arasındaki tartışmayı şöyle anlatıyor: ‘Belediyelerin hesap dönemlerinin incelenmesi, denetlenmesi yönünden; Her dönemin borçlarından ilgili dönemde görev yapan Belediye Başkanları sorumludur. *- YASA DEĞİŞTİRİLDİ Daha önceki yıllarda Şirket devirlerinde aktif ve pasifiyle noterden devir yapılırken bu yasa da değişikliğe uğramış ‘herkes kendi dönemindeki borçlardan sorumludur!’ maddesi uygulamaya konulmuştur. AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın; Belediyeleri kıskaç altına alıp, zoraki bir uygulama başlatması, kamuoyunda fuzülü bir huzursuzluk içi boş bir tartışma yaratması ileride doğacak telafisi güç ve imkansız zararların oluşmasına yol açacaktır. *- HAKSİZ VE HUKUKSUZ Bu konu; kamu gücü yetkisini kötüye kullanarak, kazanılmış bir hakkın cebren gasp edilmesine yönelik haksız, hukuksuz bir girişimdir. Bu durum; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 6183 sayılı A.A.T.U.H.K’.nun ve Anayasanın ruhuna ve lafzına aykırı, haksız ve hukuksuz bir müdahaledir. *- HESAP KİME SORULMALI? Burada görevi devir alan Belediye Başkanlarının önceki dönemlere ait borçların cebren tahsili için Maliye, Sayıştay raporlarının da dikkate alınarak; borçları devreden belediye başkanlarına hukuki bir süreç başlatmaları, rücu haklarını kullanmaları, haksız, hukuksuz borçlanmaların sorgulanması ve hesap sorulması gerekmektedir. Kamuoyuna saygıyla…’ Tabii ki her siyasi ya da yönetici kendini haklı gösterecek maddeleri mutlaka bulur. Ama önemli olan görevin yürümesi ve halkın da yönetimler gibi güç durumda kalmamasıdır. Her şey güllük gülüstanlık gösterilirken bile, karasinekten tutun da çöplerin toplanmasına, biriktirilmesinin sıkıntısını yaşarken, delik deşik olmuş yolların onarımlarının yapılmamasını, ot bürüyen terk edilmiş halindeki arsaları, bağımlıların mesken tuttukları harabe halindeki konutları konuşurken, bizi nelerin beklediğini görmemek herhalde saflık olur. Hesap anında sorulmalıdır, yoksa ‘gecikmiş adalet!’ gibi bir durum ortaya çıkar ki, bu hepimizin zararına olur… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR