EN SONA BIRAKMAZ

YAŞAR EYİCE *- TARİHE MAL OLMUŞ Fotoğraf Sanatçısı Ateş Akkor İstanbul’da yılın buluşmasını gerçekleştirdi. Dünya güzeli kızı ile yakışıklı oğlu ile bir araya geldi, bir hafta geçirdi. Üstelik hayal ettiği kamerasına da kavuştu. ‘Ne var bunda?’ diyecek çok kişi çıkacaktır. Çünkü biz her nedense burun kıvırmayı ve beğenmemeyi çok severiz. Sözü yarım asırlık arkadaşım Ateş Akkor’a vermeden önce iki anımsatma yapacağım: Birincisi ‘Kıskançlık herkesi daha kötü hale getirir!’ bunu unutmayalım, bir şeyin sonunu bilmeden, o kişi hakkında kesin yargıya varmayalım. İkncisi, Che Guevara’dan bir söz: ‘Her haksızlığa karşı öfkeyle titriyorsan, benim yoldaşımsın!’ Haksızlığı hangimiz kabul edebiliriz? Ama yaşantımız boyuncu sayısız haksızlıklara uğradığımız da bir gerçek. Ateş Akkor İstanbul’da, mutluluk içinde geçen bir haftasını şöyle özetlemiş: “Kaldığımız otel dahil, gittiğimiz bütün restoranlarda yabancı uyruklu insanlar çalışıyordu. Büyük bir hediyelik eşya mağazasında sürekli bana bakan ve gülümseyen kuzguni siyah genç hanıma tam aşık olacakken, yanıma geldi ve ‘Merhaba, ben Senegalliyim ve burada görevliyim, nasıl bir şey arıyordunuz?’ diyerek beni hayallerimden uyandırdı... İstanbul'da ‘HACI MİMİ’ isimli bir mahalle olduğunu, şeftalinin kilosunun 200 liraya satıldığını, Yeni Cami önünde güvercinler için hiç dolaşacak yer kalmadığını görünce biraz şaşırdım tabii... Ateş abicik İstanbul'dan döndü... ‘ Ateş Akkor Kuşadası’nda yaşıyor, en azından 60 yıldır özellikle fotoğraf konusunda üretkenliğini sürdürüyor. Türkiye’de gazete fotoğrafçılığında ‘filtre’ kullanan ilk ustadır. Türk Beyaz Perdesi’nin ‘kötü adamı’ ama kalbi en yumuşaklardan Hüseyin Baradan’dan sonra yaratıcılık sanatıyla herkesi şaşırtan tablo gibi, neredeyse hatasız fotoğrafları gerçek gibi okuyucularının önüne çıkaran ikinci üstattır. Siz bakmayın bazılarının, bilmeyen ya da cahilliklerinden, işin ticaretini yapanları allayıp pullayarak önümüze çıkarttıklarına… ‘Ticaret’ denilince aklıma geldi: ‘İstanbul’un en önemli medya kuruluşlarında birinci sayfa ve spor sayfalarının akıl almaz güzelliklerini İzmir’e taşıyan, benim okulum Namık Kemal’li Ateş, bir gün çok önemli bir toplantının gala yemeğine görüntü almak için İzmir Büyük Efes Oteli’ne gider. Küçük Cumhuriyet Demokrat İzmir Gazetesi için çalışmaktadır. Sevgilisiyle birlikte kafayı iyice çeken ünlü bir işadamı ‘Hey foto, bizim de resmimizi çek!’ diye Ateş kardeşime seslenir. Bu arada cebinden de yüklüce bir para çıkarmıştır… Aklınca hava atacaktır… Ateş bu parayı alır, adamın mendil cebine tıkarcasına koyar ve ‘Ben fotoğrafçı değil foto muhabiriyim… Bu parayı da sen al, karına ve çocuklarına hediye götür!’ der… Yani mesleğinin onurunu korumuştur… Şimdi de, Türkiye’nin ve Türk insanının onurunun korunmasını İstanbul’daki bir haftasını özetlerken ‘Anlayana saz, anlamayana davul zorna az!’ diyerek anlatmaya çalışmıştır, bence… Neden mi, yazıma Ateş’i aldım, bilmem anlatabildim mi? Martin Luther King ne demiş? Dünyada hiçbir şey, bilinçli cehaletten daha tehlikeli değildir. Bir de Winston Churchill’in yumurtladıklarından bir cümle alayım: ‘Tavizci, bir timsahı en son kendisini yemesini ümit ederek besleyen kişidir….’ Düşünürlerin ortak sözlerinden biri de şudur: Bir kitle kendini örgütlemede... öne çıkamaz, bağımsız olamaz; ve entelektüellerin olmadığı yerde örgütlenme mümkün olamaz… Bunlar tarihe mal olmuş sözler… *- NUMARASINI DEĞİŞTİREN NUMARACILAR Önemli olayları paylaşan bir arkadaşım Nadide Güzelçiçek var. Bugünkü paylaşımında, ‘Cep telefonu numarasını hiç değiştirmeyen insanların nesilleri tükenmek üzeredir, onların kıymetini bilin...’ diye yazmış. Ne alaka değil mi? Merak ettim, devam ettim: ‘Siz de onlardan biriyseniz kendinizle gurur duyabilirsiniz...’ diyor. Ortalama 20 yıl boyunca numarasını değiştirmeye ihtiyaç̧ duymayan insan profili ona göre şöyle: ‘Geçmişiyle yüzleşmekten korkmayan, aslanlar gibi her arayanın karşısına çıkan, güvenilir ve istikrarlı insanlar!..’ İlginç bir görüş değil mi? Yazısında kendini takdir etmiş, telefonunu 23 yıldır değiştirmediği için övmüş de… Operatör değiştirmiş, numarasını değiştirmemiş… Ve son vurucu cümlesi şöyle: ‘Sürekli numarasını değiştiren insanlara, biraz temkinli yaklaşmak kanaatindeyim ben!...’ Buna göre, numarasını değiştirenler numaracı! Dolandırıcıların bu sistemi uyguladıklarını biliyorum ama herkesi de bu kefenin içine koymalı mıyız?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

SAHTEKARLIĞI NORMAL KARŞILIYOR!

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR