KAZANÇ HIRSI VE PARA MİLYONLARCA İNSANI ÖLDÜRDÜ

YAŞAR EYİCE *- AMPULÜN YAPTIĞINA BAKIN Ampulün yaşamımızdaki etkisini bilmeyen yoktur. Öyle ki, bir siyasi partimiz bile ‘amblem’ olarak ‘ampulü’ seçmiştir. ‘Ampul’ denilince aklımıza ‘Edison!’ (Thomas Alva Edison) geliyor, değil mi? Ama ondan öncesinde ‘icat’ edilmiştir. Halbuki; çalışan ilk ampulün icadı Edison’dan tam 79 sene önce, yani 1800’de Alessandro Volta tarafından olmuştur. Ancak Volta’nın keşfi çok da işlevsel olamamıştır. Volta’dan iki yıl sonra Humphrey Davy aslında işlevsel, fakat ticari olarak kullanıma elverişli olmayan bir ampul keşfeder. Çünkü, Davy’nin ampulü çok çabuk söndüğü için pek talep görmemiştir. Warren de la Ru ise 1840’da ilk verimli ampulü icat eden mucittir, Ancak, Bu keşifteki sorun da üretimde platinyum gibi çok pahalı bir malzeme kullanmak zorunda kalınmasıdır. Bu nedenle Ru’nun keşfi de ticarileşme fırsatını yakalayamaz. 1850 yılına gelindiğinde Joseph Swan ampul ömrünü uzatmayı başarır, Lakin, Bu sefer de ampulün çalışması için gereken vakum pompalarının çok verimsiz olması nedeniyle sonuç ürün yine başarı sağlayamaz! Şimdi işin ‘Püf noktasına’ geliyorum… Bunu da Yazar ve Araştırmacı Dr. Cüneyt Yardımcı’dan öğrendim. Soyadı gibi bana çok ‘yardımcı’ oldu… Çünkü: Her yıl 250 bin kişinin, yani toplamda 10 milyon kişinin kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle yaşamını kaybediyor. Nedeni de belli: ‘Trans yağlar!’ Bu nedenle hep ‘Zeytinyağını tercih edin!’ demiyor muyuz? İspanya ve İtalya’da ‘Zeytinyağının’ ilaç olarak eczanelerde satıldığını da anlatmamışıydım… Tarihi gerçeklere ve ‘Vahşi Kapitalizm’den söz etmeden önce size küçük bir bilgiyi daha paylaşayım: *- MİLYONLARIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDU 1957 yılında Amerikalı fizyolog Ancel Keys, daha az hayvansal yağ yiyen kişilerde kardiyovasküler hastalık riskinin daha az görüldüğünü iddia eden bir çalışma paylaştı. Büyük ses getiren bu paylaşım bir anda ‘kalp için sağlıklı diyet’ tanımının da simgesi haline geldi. Çünkü, Ancel Keys Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’e danışmanlık yapan son derece ‘saygın ve güvenilir’ (!) bir bilim insanıydı. Hatta, 1961 yılında Time dergisine kapak bile olmuştu. Kısaca simge bir isimdi. Bu nedenle, Ancel Keys ‘Hayvansal yağlar zararlıdır, bitkisel yağlardan üretilen margarin yemelisiniz’ dediğinde herkes onun tavsiyelerine uydu. Ancak bu tehlikeli öneri, Önce ABD, ardından da tüm dünyayı çok kısa süre içerisinde trans yağların kucağına itti!!! Sonucu son zamanlarda rakamlarla ve gerçek araştırmacılar sayesinde ortaya çıktı. Keys, söylemi ve iddiasıyla milyonlarca insanın ‘kardiyovasküler hastalıklara yakalanmasını’ ve vakitsiz ölümlerine yol açtığı gerçeği ortaya çıktı. Hastalıkların artmasına neden oldu. Bu da bize şu atasözümüzü anımsatıyor: ‘Babana bile güvenme!’ Özellikle işin içine ‘ticaret’ yani ‘para ve menfaat’ girince… Şunu da ilave edeyim: Ancel Keys’ in paylaşımından kırk yıl sonra Harvard School of Public Health’in dünya genelinde yaptığı hesaplamasına göre milyonlarca kişinin, bir bilim adamının ve reklam şirketleri sayesinde ‘Kurban oldukları’ ve dev firmalara katrilyonlar kazandırdıkları ortaya çıkmış oldu. Kays’in açıklamaları ‘hata’ mı, yoksa ‘menfaat ve para’ mı? Bu konuda bir açıklama şu ana kadar yapılmış değil. Ama şunu hepimiz biliyoruz: Televizyonlarda isimlerinin başında büyük ve önemli sıfatlar olan çok kişinin, bilim adamının bile ‘ iki kere ikinin dört olduğu’ gerçeği karşısında bile anlaşmazlıklara düştüklerini ve neredeyse yumruklaşmaya varacak hareket ve konuşmalarda bulunduklarına tanık oluyoruz. Olduk da! *- SANAYİCİ VE TİCARET ERBABININ HESAPLARI Yazımın girişinde ne demiştim; Takvimler 1879’u gösterdiğinde Edison karbonize bambu filament kullanarak yeni bir ampul üretir, Ve, bu ürün artık 1200 saatten fazla yanabilmektedir. Sonuç olarak, Ticari başarıyı yakalayan ve verimli ilk ürün olarak Edison’un keşfi olduğu için, ampulün icadı onun adıyla kayıtlara geçer. Acaba Edison, keşfinin ileride kardiyovasküler hastalıklar için bir risk oluşturabileceğini hiç düşünmüş müdür? Çünkü; ampulün icadı alışkanlıkları ve dengeleri hızla değiştirdi! İnsanoğlunun hayatına ampul girmeden önce, tahmin edeceğini üzere aydınlatma için mum kullanılıyordu. Zaten, o dönem için ticari açıdan en verimli ve karlı sektör mum ve sabun üreticiliğiydi. Ve, her ikisi de hayvansal yağ kökenli ham maddeden üretilmektedir. Sonuç olarak, Böylesine çetin bir pazarda, rekabetin oldukça yoğun geçtiğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Bu sıralarda, William Procter mum, James Gamble ise sabun işinde yer alıyorken, 1837’de iki ayrı şirketi birleştirmek suretiyle güç birliği kararı alırlar. Bu ortaklıkla, devasa cirolu bir şirket olacak Procter & Gamble (P&G) ’nin temelleri atılmış oluyordu. Bununla birlikte bir sorun vardı… Hem mum hem de sabun için hammadde olarak domuz yağı kullanılıyordu. Amerika’daki iç Savaş sırasında kaynaklar beklenmedik seviyede azalmıştı. Bir başka ifade ile, hükümetten akıl almaz bir talep, fakat sınırlı hammadde tedariği söz konusuydu. İşte tam böylesine kritik bir ortam ve zamanda, P&G mühendisleri kritik bir keşfe imza atarlar: HİDROJENİZASYON!!! Bu gerek mum gerekse sabun yapımında hayvansal hammaddeye alternatif olarak, bitkisel nebati yağın kullanılabileceği anlamına geliyordu. Tam Sorunu Çözdüm Derken… Hammadde tedarik krizini aşacak inovatif bir yöntem bulurlar bulmasına da… P&G için yeni bir öngörülemeyen sorun, hatta ciddi bir kriz patlak verir… P&G’nin en çok satan lokomotor ürünü mumlardı, Lakin, Thomas Edison’un evlerde kullanılabilecek bir ampul keşfi ile artık mumların modası geçmiş gibi görünüyordu. Çok kısa bir süre içerisinde korkuları gerçek oldu… Mum aydınlanmanın temel aracı olma özelliğini hızla yitirerek, sadece özel günler için kullanılan bir aksesuar haline gelmiş, Ve, Mum pazarı neredeyse sıfırlanmıştı… P&G kendisi için en kritik, oysa insanlık için dramatik bir hamle yaptı: Pamuk tohumu yağından mum yapmak için kullanılan hidrojenasyon yöntemi ile mumlar sofra yağına benzer beyaz bir maddeye dönüştürebiliyordu!!! Mum üretiminde kullanılmak üzere çok fazla hammadde stoğu yapılmıştı. Ürün taleplerinin neredeyse sıfırlanmasına bağlı olarak tüketemedikleri ham madde açısından hiç sıkıntıları zaten yoktu… Bu müthiş yağ benzeri(!) buluşa, Crisco nebati yağ adı verildi!!! Bir gerçeği kabul etmek gerek: Nebati yağ, topluma daha iyi bir yağ seçeneği sunmak için geliştirilen bir ürün değildir!!! Realite şu ki, ‘Ampul’ adı verilen yeni bir aydınlanma yöntemi icat edilmişti… Mevcut malzemenin nebati yağ olarak pazara verilmesi P&G için tedarik zinciri ve üretim bandında radikal bir değişiklik yapmaksızın, Ticari sürdürülebilirliği sağlamak üzere zekice kurgulanmış bir hamleydi!!! Belki bir gün arada olanları ve piyasanın nasıl ele geçirildiğini anlatırım, Yorumu da size ve gerçekçi ve güvenilir bilim adamlarımıza kalır… Şunu düşünmenizi diliyorum: Ticarette, özellikle uluslararası ticarette ‘Her şey kuralına göre uygulanır. Kural da kâr, daha fazla kâr ve kazançtır. Kazanma hırsı hep öndedir…’ İnsan sevgisi ve sağlık sadece biz sıradan insanların ağzındadır. **
-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR