HEY ONBEŞLİ, ONBEŞLİ...

YAŞAR EYİCE *- BAĞIMSIZLIK YOLUNDA CANLARINI VERDİLER 30 Ağustos 1922, bağımsızlık mücadelemizi zaferle taçlandırdığımız gündür. Yeniden dirilişin, laik, demokratik bir geleceğin ve hepsinden önemlisi Cumhuriyetimizin habercisi büyük bir zaferdir. Yokluklar içindeki bir ulusun, inanç ve kararlılıkla emperyalizmi dize getirdiği bu destan, bağımsızlık mücadelesi veren pek çok ulusun da ilham kaynağı olmuştur. Dehasıyla bu büyük zaferin mimarı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, kayıtsız şartsız egemenliğe giden yolu açtığı 30 Ağustos’un 101. yılına girerken, milli mücadele ruhuna ve bu ruhla kurulan Cumhuriyetimize sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğimi bir kez daha vurguluyorum. ‘Ya istiklal ya ölüm!’ diyerek yola çıkan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bağımsızlık yolunda canlarını veren bu şanlı zaferin tüm kahramanlarını saygı ve minnetle anıyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramımız bu günden kutlu olsun. *- İZMİR ZAFER BAYRAMI’NA HAZIR İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101’inci yıldönümü için bir dizi etkinlik düzenliyor. Başkan Tunç Soyer’in resmi törenlere katılmasıyla başlayacak kutlamalar kentte renkli anlara sahne olacak. Bayram Kültürpark’taki ‘Adamlar konseriyle’ sonlanacak. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101’inci yıldönümünü kutlamaların ilk adresi Cumhuriyet Meydanı olacak. Sabah 09.25’te çelenk koyma etkinliğiyle başlayacak program 10.05’te İzmir Valisi Süleyman Elban’ın makamında kutlamaları kabul etmesi ile devam edecek. Cumhuriyet Meydanı’ndaki kutlamamalar 10.40’ta başlayacak. Vali Dr. Süleyman Elban, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Kemal Yeni ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer törene katılan İzmirlilerin bayramını kutlayacak. İstiklal Marşı’nın okunması, günün anlam ve önemini belirten konuşmaların ardından 11.15’te geçit töreni başlayacak. *- 2 GÜN BOYUNCA İzmir Büyükşehir Belediyesi 30 Ağustos Zafer Bayramı için bir gençlik kampı da düzenliyor. Büyükşehir tarafından bugün açılışı yapılacak Özdere 100. Yıl Gençlik ve Spor Yerleşkesi’nde 29-30 Ağustos’ta iki günlük gençlik kampı düzenlenecek. Futbol, basketbol, voleybol, masa tenisi, kort tenisi yarışmalarıyla dans atölyesinin olduğu kamp renkli anlara ev sahipliği yapacak. Genç İzmir ve İzmir Kent Konseyi Gençlik Meclisi işbirliğiyle 30 Ağustos Çarşamba günü ise feribotta ‘Bu Sefer Genç’ buluşması var. Saat 16.30'da Üçkuyular Vapur İskelesi'nde, 17.00'de ise Bostanlı İskele'den programa dahil olmak mümkün. Anektod, Dicle Deniz Mart ve Pop N Roll sahne performansı gençleri bekliyor olacak. Mordoğan İskelesi’nde de saat 21.00’de ‘Kantolar Tangolar ve Vals Konser Turnesi’ etkinliği var. Bayram, Kültürpark Çim Alan’da 21.00'de ‘Adamlar’ grubunun sahne alacağı konserle noktalanacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de konser alanına gelerek sanatseverlerle buluşacak ve İzmirlilere seslenecek. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda ESHOT ve İZULAŞ otobüsleri, İZDENİZ gemileri, metro ve tramvay hatları yüzde 50 indirimli olarak hizmet verecek. *- HEY ONBEŞLİ, ONBEŞLİ! Rahmetli Neşat Ertaş konserinden birinde ’Hey onbeşli , onbeşli’ türküsünü söylemeye başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türküyü muazzam söyleyen üstad, coşkuyu görünce, birden ayağa kalktı; ‘Durun!’ diye kesti türküyü. ‘Ne yapıyorsunuz?’ Salon şaşkındır. İçeride sessizlik hakim. Ne olduğunu anlamayan seyirci birbirine bakar. Ayakta bir eli yüreğinde üstadın. Titreyen sesi söze girmesine engel olur bir ara. Sonunda mütevazi tonu yankılanır salonda. ‘Bu oyun havası değil dostlar, ağıttır ağıt! Yıl 1915. 18 yaşına gelen gençlerin askere gittiği zamanlar. Ancak vatan öyle güç durumda ki, yeni bir kanun çıkıyor. Gücü kuvveti yerinde ve gönüllü olan çocuk yaştaki gençler de İstiklal Mücadelesine katılabilecekti. Tokatlı Halil bu genç yüreklerden birisi idi. Yanına bir sürü 14-15 yaşında çocuklar da ona emanet. Bir daha kavuşamayacaklarını bildikleri halde, ‘kına yakıp!’ gönderiyor anaları. *- RUM ÇETELERİ Halil, Çanakkale’de çarpışırken anası Rum çeteleri tarafından öldürülür, ay parçası gibi güzel sözlüsü de kaçırılır. Türkünün aslıda budur ya… Acı gerçeklerin ağıtla çığlığı, düşünürken bile soluk almanın ızdırabıdır; Onbeşliler. Aynı dönem Çanakkale ve İstiklal Harbinde sayısız çocuk, vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Konya ve İzmir Liseleri 1915’de tek bir mezun veremez. *- YERİ APAYRI İstanbul Tıp Fakültesi eski adıyla Darülfünunun da Çanakkale destanında yeri apayrıdır. 1915 te darülfünun 2500 kadar,1. Sınıf öğrencileri okulunu bırakarak Çanakkale’ye koştu. İki tümen halinde Çanakkale’ye gelen öğrenciler, bir Anzak baskınında şehit olurlar. 1921 yılında hiç mezun veremeyen darülfünun siyaha boyandı. Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi; tükettiği insanlar haddi hesabı aşıyordu. *- SOLAN GÜL GONCALARI İngilizler şehit olan gençlerimizi, ‘çiçeğin tomurcuğu’ ve ‘vakti gelmeden solan gül goncası’na benzetiyorlardı. Koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu. O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti. O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi. İşte bu Türkü, Çanakkale destanı yazan Gül Goncalarının ağıtıdır. Mekanları Cennet Olsun…’ *- İĞNEDEN İPLİĞE KADAR Ekonomik iflasını açıklayan Osmanlı Devleti'nin 1881 yılında bütün varlıklarına el konuldu. İğneden ipliğe Yahudi, İtalyan, Ermeni, Fransız tacirler İstanbul'a dolmuştu. Abdülhamid bu kadar borcun üzerine yeni borçlar ekledi. Osmanlı 15 defa büyük borç aldı. Ama faizini bile ödeyemez olmuştu. *- DUYUN- U UMUMİYE Osmanlının hazinesine el koyan Avrupa, bugün ‘İstanbul Erkek Lisesi’ olan binaya ‘Duyun-u Umumiye’yi yerleştirip borçları tahsil etmeye çalıştı. Yani hazine ecnebilerin yönetimine geçti. Borçlar ödenmedikçe Abdülhamid Avrupa'lı tefecilere tekeli verdi; teker teker milli varlıkları kaybettik; Demir yolları, iplik, fındık, pamuk kömür, tekstil demir çelik, tuğla kireç... Ne iş varsa Avrupalılara satıldı. Haliç ecnebi fabrikalarla doldu. Tarlabaşı, Avrupa'dan gelen tüccarların görkemli evleriyle bezendi. *- O DÖNEMLERDEN KALMA Zenginler İstiklal Caddesi ve Sıraselviler'e yerleşti. Bugün İstanbul'da gördüğümüz şahane binaların çoğu o dönemlere aittir. Türk'lerse yüzlerce yıldır tamir gören yamalıklı bohçaya benzer tahta evlerde otururdu. Bu evler Fatih ve Süleymaniye'nin arka sokaklarında bulunurdu. Abdülhamid döneminde yüzlerce kilise ve sinagog açıldı... İşte o tarihte Avrupa'dan gelen zenginleri ağırlamak için 5 yıldızlı bir otel yaptılar: Pera Palace. Pera Palace Rumca, ‘Yokuş Sarayı’ demek. *- ÖZEL TAHTLARLA Fransa'dan trene binip Sirkeci'de inen Avrupa jet sosyetesi tren garından bu otele Türk hamalların sırtında özel tahtlarla taşınırdı. Aslında batı emperyalizmi İstanbul'u Vahdettin döneminde değil, Abdülhamit döneminde çoktan ele geçirmişti. *- ŞİMDİ UNUTTUK GİBİ Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda Türklerin elinde sadece çarık kalmıştı. ‘Sanayi ve tarım hamlesi’ başlattı. ‘Yerli Malı Haftası’ o tarihte başladı, çocuklarımız milli üretimin ve milli kalkınmanın önemini anlasın diye. Türklere ait banka bile yoktu. Adında ‘Osmanlı!’ olan banka bile ecnebilerindi. İşbankası bu yüzden kuruldu. *- PEK BİLİNMEZ Osmanlı Devletinin iflas ilan ettiği meşhur: RAMAZAN KARARNAMESİ (Nisan 1876), Vergi gelirlerinin devredildiği, MUHARREM KARARNAMELERİ (1879 ve 1881'deki iki kararnamedir) Pek bilinmez, gündeme de getirilmez. Hep saklanır… Dolmabahçe sarayı 1856, Çırağan sarayı 1863, Beylerbeyi sarayı 1864, Yıldız sarayı 1880'de yapılmıştır. Yani Osmanlı'nın çöküş döneminde. Dünya; Sanayiye, Eğitime, Bilime ağırlık verirken, Osmanlı çöküşü gizlemek için saray yapımına ağırlık vermiş. Okumayanlara, tarihi yanlış öğrenenlere ‘kapak’ olması dileğiyle… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR