AKIL VE BİLİMLE SORUNLAR ANCAK ÇÖZÜLÜR... KAYALIK DA BİNAYI KORUYAMAYABİLİR....

YAŞAR EYİCE *- ÇOK AĞIR SUÇLAMA Oktay Bey, bir kadının videosunu paylaşmış! Genç kadın şöyle diyor; ‘Birçok şehrimizde, rüşvet alan belediye başkanları, yakınları ve her şehirde amelelikten müteahhit olan hırsızlar var!’ diyerek, ‘Dalton Kardeşlerin’ fotoğraflarını koymuş videosuna…’ Tabii ki kimseyi suçlayamayız, ama rüşvet konusuna birçok insanımızın hatta politikacılarımızın yabancı olmadıklarını biliyoruz. Seçimler yakında! Önceki seçimlerde olduğu gibi eminim ki, birçok parti ‘rüşvetle mücadeleyi’ de programlarına alacaklardır. *- BİLİMİN IŞIĞINDA YÜRÜMEK ODTÜ’den Prof. Dr. Uğurhan Akyüz’ü dinledim. Özetle söyledikleri şunlar: ‘Önemli olan bilimin ışığında yürümek. Cahillik sizi, bizi, hiç kimseyi kurtaramaz!’ Prof. Akyüz’ün söylediklerini şöyle özetleyebilirim: ‘Bilinçli ve bilerek inşaat yapıyorsanız, korkacak bir şey yok. Ama sakın ‘evim kayalık arazi üzerinde, bu nedenle sağlamdayım!’, diye de düşünmeyin. Önemli olan bilimin ışığında yürümek.’ İnşaatlarda en önemli olanı, Prof. Dr. Uğurhan Akyüz şöyle açıklıyor: ‘Bakıyorsunuz iki insanın elele vererek ancak sarabileceği büyüklükte bir beton kolon burkulmuş. Yani sargı donatısı hatalı! Demiri de, betonu de projeye göre uygulanmış, ama sorun detayda gizli. Çünkü sargı donatısı, yani demir bağlantıları bilinçli yapılmamış… Bu da cahillikten meydana gelmektedir. Yatay elemanlar yani krişler çok önemlidir. Kolonlar ezbere ve ince olamaz. Tekrarlıyorum; Kolon kiriş bağlantıları yok gibi… Türkçesi baştan savma, öylesine yapılmış… ‘Var!’ gibi…’ Ben de söyleyeyim: İş beton dökenler kadar, kalıp da çok önemli, özellikle demirciler… Demirciler mutlaka ve mutlaka ‘kiriş bağlantıları’ konusunda imtihana alınmalıdır. İki tane ince tel ile bu iş olamaz… Bu hatadır, ve bütün emek ve masrafların da boşa gitmesine neden olur. Emekten ve işten kaçmak, birkaç kuruş kar etmek can ve mal kaybının en önemli noktadır. Geçenlerde bunu bilmeden yazmıştım… Ustaların, kalfaların, amelenin bu yıkılan binalarda hiç suçları yok mu? Onlar da bulunmalıdır, soruşturulmalıdır, diye düşünüyorum, müteahhitler, denetçiler ve de belediye yetkilileri kadar… Müteahhitler inşaatlarda ‘ucuz iş gücü’ olarak kimleri çalıştırıyor; Ne bileyim Suriyelileri, Afganları, ‘Her işi yaparım!’ diyenleri.. Al işte sonuç bu… Sen gerçek sanatkarın, ustanın, çalışanın hakkını verme, ‘Bize Suriyeliler lazım!’ diye açıklamalar yap.. Amelelikten müteahhit olursa bu kadar olur… *- EZBERE OLMAZ Sevgili okuyucularım: Nakliyeci tanıdığınız varsa sorun; Yükleme ezbere yapılmaz! Tabanda dağıtım ve denge çok önemlidir. Yoksa virajlar alınamaz, araç devrilir. Fizikte ‘ivme’yi okuyoruz ya bunun gibi bir şey.. Gemiler de, uçaklar da, yani karada, denizde, havada mutlaka fizik kuralları uygulanır. Bu işi en iyi bilenler eski yıllarda hamallardı.. Mühendis gibi bilgi sahibiydiler… Bir ara İzmir Limanında yükleyiciler greve gitmişlerdi. Yerlerine birileri getirildi… Ne vinci kullanmasını bilmeyenler, ne de yükleme kurallarını… İlk karşı çıkanlar, gemiciler olmuştu… ‘Körfezden çıkınca batarız!’ demişlerdi… Onlara hak verildi, usta ve uzman yükleyicilerle anlaşma sağlandı… Yani; Binaların tabanı da, katları da bu nedenle çok önemlidir… Bilen ustalar, başlarında mühendisler, teknik adamlar olmadan, sıradan kişilerle, denge unsurları ile bağlantılar bilime göre yapılmazsa sonuç hüsran olabilir… *- ÖNCE İNSAN EĞİTİMİ Magnetoterapi Uzmanı Dr. Emel Oğuz, insanları önce eğitmek gerekir’ diyor ve devam ediyor: ‘Eğitim toplumun tümüne ulaştırılmalı!’ Hiçbir yetkili de denetimsiz bırakılamaz. İşin özeti şu: Bilinçli ve bilerek yapıyorsanız her yere inşaat yapabilirsiniz. Cahilce, bilgisizce, liyakatsız yapıyorsanız, ist- er dağa isterse kayalıklara binanızı yapın, en ufak bir sarsıntıda yerle bir olur… Yıkımların nedeni biziz, biz insanlar… Suçumuzu kabul etmemiz lazın. Eğitim sisteminde eksiklikler olduğu da bir gerçek. İşin sorumluluğu paylaşılırsa sorunlar çok daha çabuk çözülür. Kendimizi mükellef olarak kabul etmeliyiz. Çünkü hepimiz her konuda mükellefiz! Yönetmelikleri bilmeli, öğrenmeli, uygulamalıyız.. Yıkımların büyük bölümünün sonucunu söyleyeyim: Bilgisizlikten değil, işimizi umursamamızdandır… Kontrol ve denetim mekanizmaları önemsenmiyor… İşlerimizde biraz daha ciddi olmalıyız… Aslında ben burada mühendislere, mimarlara, teknik adamlara, müteahhitlere, ustalara, işçilere, amelelere, sıvacılara kadar herkese mesaj vermeye çalışıyorum… Şu anda ülkemizde çok sayıda inşaat mühendislikleri var. Yani ‘diplomalı’ çok insanımız bulunuyor. Öyleyse hata nerede? Ya da sorun nerede? Sorun kafalarda ve ceplerde! İş ‘ahlak sorunu!’ Bir gün belki yeni öğrendiğim; ‘Pozitif’ ve ‘negatif’ özgürlükleri de anlatmaya çalışırım… Herkes üstüne düşür sorumlulukla hareket ederse sürprize yer kalmaz… Yüzümüzü bilime dönmeliyiz.. Hissetmek ve yaşamak karşılığını vermektir. O zaman kimse kimseye zarar vermez ve zarar verecek faaliyetlerden kendini uzaklaştırır... Öncelikle insanlar kendilerine dürüst davranmalıdır. Böylece Cenneti dünyada yaşamaya başlar Cehennem’den de kaçar.. Dünyada seçimi doğrudan yana, güzelliklerden yana yapmalıyız… Unutmayalım; Suç cezasız kalmaz… Hiç kimsenin, hiçbir canlının bir suçu af etmeye yetkisi yoktur… Olamaz, olmamalı… Bir okuyucum da, ‘Vergi affında da kendimi enayi hissediyorum…’ diyor.. Bu konuyu da yakında ele alacağım… Sırada duruyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR