İTİRAZ SONUCU DEĞİŞTİRİR Mİ?

YAŞAR EYİCE *- PARTİLERİ ve PARTİLİLERİ İLGİLENDİRİYOR Büyük olasılıkla ‘seçim’ 14 Mayıs’ta yapılacak… AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu teklifine birçok parti başkanı ve siyasetçi ‘olumlu’ bakıyor. Ama ‘olumsuz’ yanlarını dikkate alanlar da az değil… İşin ilginç yanı, ‘İktidar’ da, ‘muhalefet’ de, bir sloganı birlikte kullanıyor; Yani ortak, birleşilen, ayrışmayan slogan şu: ‘Yeter söz milletin!’ Evet hep öyle olmuş ve bugünlere gelmiştir, normal şartlarda… Hile, aldatmaca olmuş mudur? Bu soruyu şöyle yanıtlayabilirim; ‘İtirazlar, söylemler, yazılıp çizilenler olmuştur. Ama sonucu değiştirmemiştir.’ ‘Anlayana saz, anlamayana davul zurna az!’ diye yorumda bulunanlar da olmuştur… Genelde, ‘Hakemin kararı değişmez!’ diyenler ama şunu unutuyorlar, ‘Zamanımızda hakimin de hakemin de kararı değişebiliyor. Örnekleri ortada…’ ‘Yeter söz milletindir’ de olduğu gibi bu slogan da ‘Çok yıllar önce hakem kurslarında eğitmenler tarafından örnek olarak gösterilir, ‘Çok dikkatli olmanız gerekiyor!’ denirdi… Neydi o tümleç; ‘Hakimin kararı değişir, hakemin kararı değişmez!’ Ben de bu görüşün ortaya çıkışından bu yana ‘köprülerin altından çok sular geçti!’ diyorum… ‘Bir defadan bir şey çıkmaz!’ diyenler bile oldu… Akıl almaz, hukuk tanımaz ne kararlar gördük, yaşadık, yıllardır… Bu yüzden ben ‘Hukuk mu, guguk mü?’ diyen, böyle düşünenlere hep şu yanıtı veriyorum; ‘Hukuk!’ Peki, hukuku uygulayanlar için öncelik nedir? ‘Vicdan!’ Çok kızdığımız ve sinirlerdi ğimizde, karşımızdakini ‘Vicdansız!’ olarak suçlamaz mıyız? Anayasa açık ve net! Buna göre AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan üçüncü kez aday olup seçime girebilir mi? Tek yolu var! Erken seçim… Erken seçim kararı alınırsa da, normal süre yaklaştığı için, işlem süreçleri göz önüne alınırsa ne olur? Bunu da şu an hesaplamak gereksiz.. Şunu da belirteyim: Cumhurbaşkanı adayı her Türk vatandaşı olabilir, ama şartları taşıması ve yasadaki yükümleri yerine getirerek. Herkes dedim ama burada bir yanlışlık var… Yüksek okul ve üniversite mezunu şartı da var… Yani diplomanı gösterecek ve ispatlayacaksın… Yoksa olamazsın… *- ARKADAŞI YAKMIŞTI Bir zamanlar İzmir’de Çamdibi ve Yeşilyurt belediyeleri de var. Çamdibi Belediye Başkanı Emin Gülgeze idi… Sevilen bir Adalet Partili, eski Demokrat idi… Hatta ben 1968 yılında ilk ödülümü ‘Simitçi Ali’ haberiyle İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden almıştım. Ardından, 1981 yılına kadar hiç aksatmadan mutlaka ödül aldım ve ‘Bundan sonra bu işi gençlere bırakıyorum’ dedim ve yarışmalardan çekildim… Kaç yıl hesabını yapın… O zamanlar sadece ve sadece ödülü İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nce oluşturulan jüri yılda bir kez verirdi. Sonra silah çıktı, mertlik bozuldu gibi! Şirketler, belediyeler, kurumlar, okullar yani ‘reklamcılar’ araya girdi ve kendilerinden söz ettirmek ya da kendilerinden söz edilmesini teşvik etmek için süte su katmaya başladılar… Bilmem özetleyebildim mi? İnce eleme, sık dokuma artık yok… Ama alın teri ile gerçek emeğinin karşılığını bir şekilde alanları alınlarından öpmek gerekiyor. ‘Simitci Ali’ haberim ödül almadan önce, Çamdibi Belediye Başkanı Emin Gülgeze beni aramış, ‘Simitçi Ali’nin ailesine yardım ve destek vereceğini açıklamıştı. Spor muhabiriydim, antrenmanı takibe giderken, köşe başında ağlayan bir çocuğun hali dikkatimi çekmiş ve yanına yaklaşarak sıkıntısını dinlemiş, duygulanmış ve fotoğrafını çekerek birinci sayfadan yayımlanan haberi yazmıştım. Duygulanmayan, hissetmeyen, kalbi taş gibi olanlar da gerçek gazeteci olamazlar. *- BİR ELİ YAĞDA, DİĞERİ BALDA İDİ… Şimdi geleyim asıl konuya yani Yeşilyurt Belediye Başkanı Arap Şükrü’ye! Adalet Partisi’nde çok seviliyordu… Kendisinin peşinden ‘ölümüne’ derler ya o şekilde koşanlar, yanından ayrılmayanlar vardı. Aynen ‘Beni kimse koltuğumdan indiremez’ havasında olan Ankara’nın önceki meşhur Belediye Başkanı İ. Melih gibiydi… Ama bir gün, sabıkalı olduğu ortaya çıktı… Olayı ortaya çıkaran da rahmetli gazeteci Akın Kıvanç olmuştu… MHP’li Akın Kıvanç, izi takip etmiş ve Konya’ya, Meram’a kadar gitmiş, günlerce uğraşmış, tüm güçlükleri ve engelleri aşmış ‘mahkumiyet kararına’ bir şekilde ulaşmıştı. Belgeye çeşitli itirazlar yapıldı, baskılar yapıldı ama gerçek gizlenemedi.. Gerçekten çok başarılı olan ‘Arap Şükrü’nün başkanlık yapması kanunen imkansızdı… İstense de istenmese de yasal zorunluluk yerine getirildi, Arap Şükrü’nün belediye başkanlığı düştü… Ben şimdi itiraf edeyim: Arap Şükrü’yü, güvendiği gazeteci Akın Kıvanç’a ihbar eden en yakın ‘Dostum’ dediği kişi idi… Ki onun bir eli yağda, bir eli balda idi… Bu anlattıklarıma, bilgilere ulaşmak zor değil.. Sadece Milli Kütüphena’ye kadar gitme zahmetine katlanacaksınız… *-SORULAR ve CEVAPLAR Bir gün Sokrates'in bir talebesi Sokrates' e sorar: ‘- Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? -Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? -Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.’ *- HANGİSİ ZOR Bunun üzerine Sokrates soru cevap yöntemini kullanarak o talebeye önce sorar: ‘Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur, yoksa cahil olmak mı daha zordur?’ Talebe: ‘Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.’ Sokrates: ‘Peki o halde bize yine söyler misin, toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?’ Talebe: ‘Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.’ Sokrates: ‘Peki bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerde nasıl hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu?’ Talebe: ‘Eğer yolcular içinde ‘Denizcilik bilgisi’ iyi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır. Yoksa gemi batmasa bile savrulur durur.’ Sokrates: ‘Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı. Her iş ehline verilmeli...’ Talebe: ‘Pek tabi olması gereken budur.’ Sokrates: ‘Peki o halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden, sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur!’ Yazdığım bu alıntı 2400 yıl önce Sokrates, öğrencisi Platon’un 10 kitaplık meşhur Cumhuriyet (Republic) isimli eserinin 6. kitabında geçer. Sokrates, Ademantus isimli bir öğrencisi ile demokrasi hakkında sohbet eder… İsteyen istediği şekilde, ya da günün şartlarına, gelişmelere, yaşadıklarına göre bir yorum yapabilir… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR