HÂLÂ MUTLU OLANLARIN SAYISI AZ DEĞİL
YAŞAR EYİCE
*- ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU
Son günlerde artarda yaşanan intihar vakaları
hepimizi yürekten yaralıyor.
Bir bakıyorsunuz, bir kardeşimiz yıllarca hizmet
verdiği partisi tarafından elinden tutulmadığı bir yana işsizlikten aç kaldığı
için köprüden atlıyor.
Bir başka gün; bir çiftçimiz traktörü icra
tarafından elinden alındığı ve mahsulü giderinin altında kaldığı için canına
kıyıyor.
Daha bir hafta önce, eşiyle birlikte mutluluk
fotoğrafları verilen bir çift yana yana ölü olarak bulunuyor.
Bir doktor ‘mobing’ uygulandığı için ölüm uykusuna
yatıyor.
Bunun gibi sayısız intiharlar, cinayetler,
ölümler…
Ne oluyor bizlere?
Genç Gazeteci Fatih Özkılınç ile görüşen Psikolog
Mevlüt Ülgen ilginç bir noktaya dikkat çekiyor!
Söylediği şu:
‘İntihara götüren, sosyoekonomik, siyasal ve
toplumsal faktörleri ortadan kaldırmaya çalışmalıyız.
İntiharları önleyici çözümleri ortaya koymalıyız.
İndirgemeci tutum ve inkârlarla sorunlar
çözülmüyor.
Daha fazla insan kaybediyoruz…’
Yani intihar önleyici çözümler şart!
*- İKTİDAR DUYMUYOR
Arka arkaya gelen duymak istemediğimiz haberler
üzerine CHP’li Murat Bakan’a da aynı soruyu sorduk!
Yanıtı şöyle:
‘Ne söylesek tesiri yok; duymuyorlar, görmüyorlar…’
Koronavirüs salgını ve alınan tedbirler sanatçı ve
müzisyenler açısından derin bir çıkmaz haline geldi.
Geçim derdi son bir yılda yaklaşık yüz müzisyenin
yaşamına son vermesine neden oldu.
Önceki gün İzmir’de perküsyon çalarak geçimini
sağlayan 29 yaşındaki müzisyen Mehmet Mert El intihar etti.
İzmir Müzisyenler Derneği, Mehmet Mert El’in
yaklaşık bir yıldır işsiz olduğunu ve bir süredir psikolojik olarak sıkıntılı
bir dönemde olduğunu duyurdu.
Yapılan açıklamada, ‘Yaşamını dönüştürmek,
değiştirmek, daha iyi bir insan olmak için çaba harcayan, kendisiyle uğraşan,
dayanışmacı ve paylaşımcı, özverili ve fedakâr, emekçi bir dostumuzdu.
Derneğin toplumsal dayanışma etkinliklerine
gönüllü gelirdi, yoksul insanlar, mülteciler, çocuklar, depremzedeler için
yürüttüğümüz yardımlaşma faaliyetlerinde eşya taşır, dağıtımlara yardım eder,
gönlünden ve yüreğinden verirdi. Bizim için çok büyük bir kayıp. Çok üzgünüz’
denildi.
*- ‘YIKIMIN GÖSTERGESİ’
CHP’li Bakan, ‘Tüm mekanlar kapalı, geçimini sahne
performanslarıyla sağlayan sanatçılar açısından çok zor bir dönem. Bunu sadece
şarkı söyleyen sanatçı olarak düşünmeyin. Sektörün tüm bileşenlerini
düşündüğümüzde, menajerlerden teknik ekibe, müzisyenlerden rodilere, aşçılardan
temizlik elemanlarına, garsonlardan güvenlik elemanlarına, komilerden sesçilere
yaklaşık 1 milyon kişinin bu süreçten olumsuz etkilendiği biliniyor.
Sektör emekçileri gerçekten çok zor durumda, yaşam
mücadelesi veriyorlar.
Çoğu müzisyen ve sanatçının zaten sabit gelirleri
yok, üstelik sigorta sorunları da var.
Konser verdikçe, sahneye çıktıkça para kazanan
insanlardan bahsediyoruz.
Dünyanın birçok ülkesinde kültür-sanat alanı
devlet destekleriyle ayakta tutuldu.
Bizde ise müzisyenler, enstrümanlarını satarak
evine ekmek götürmek, kirasını faturalarını ödemek zorunda bırakıldı.
Sektör emekçileri yapayalnız bırakıldı.
Bir müzisyenin ‘enstrümanını satışa çıkarmak
zorunda kalması’ maddi ve manevi ne kadar büyük bir yıkım yaşandığının
göstergesidir.
İntiharlar bu yüzden oluyor, bu herkesin
kaldırabileceği bir yük değil. Magazin programlarında gördüğünüz hayatlar gibi
değil; gerçekler ağır’ dedi.
*- YÜZDE YÜZ GARANTİLİ
Bir zamanlar, emekli olup, Bornova’da özel muayene
açmadan önce Psikolog Doktor Nalan Gencer beni aradı ve özel görüşmek
istediğini söyledi.
Merak ettim, Atatürk Lisesi arkasındaki bir devlet
hastanemizin semt polikliniğine gittim.
Beklerken, methini duyan bir hasta ile sohbete
daldık.
‘Nasıl?’ dedi, doktor için…
‘Çok iyi, iyi ki geldiniz? Benim de doktorum; yüzde yüz faysa sağlıyor!’
dedim..
Bu kez yine ‘Nasıl?’ diye sordu;
Ben de, ‘Daha önce sabrım iki dakika sürüyordu,
şimdi sayesinde 4-5 dakikaya çıktı…’ yanıtını verince, çevremizdekilerle
birlikte kahkahayı patlattık…
Düşünebiliyor musunuz?
Herkes endişeli!
Ama bir anda endişelerini, sıkıntılarını
unutuyorlar…
Bir cümle bile insanların ruh hallerini
değiştirebiliyor…
Yani her şey bizim ellerimizde, dilimizde…
*- ESKİ GÜNLERDEN
Psikolog Dr. Nalan Gencer, çağırma nedenini şöyle
açıkladı:
‘Bir hastam var, çok genç! Ailesine bakmak
zorunda. Eğer iş bulamazsa mutlaka
canına kıyar. Kendisini ve ailesini kurtaralım. Çok yere başvurdum, çözüm
bulamadım. Son kalem sensin!’
Üzerime öyle büyük bir yük yükledi ki, ne
yapacağımı şaşırdım.
İnanılacak gibi değil, iki gün önce İzmir’in
tanınmış bir bilgisayarcısıyla tanışmıştım. Sonra milletvekili oldu.
Yanında 100’ün üzerinde çalışanı vardı.
‘Bu gence mutlaka iş vereceksin!’ gibi emir
cümlesi kullandım, doktorun anlattıklarını söyledim.
Başkası olsaydı ‘Sen nasıl konuşuyorsun?’ diye
ters tepki gösterebilirdi.
Anlayış gösterdi, ‘Ben onu aç ve işsiz bırakmam!’
dedi.
Çok sonra o delikanlı beni aradı ve ‘İyiliğini
unutamam!’ dedi.
Yani şuna inanıyorum:
Bizler istersek ne aç ne da açıkta hiç kimseyi
bırakmayız, pandemiye rağmen…
Ama çevremizdeki sahtekarlar, namussuzlar en büyük
hasletimiz olan güveni kaybettirdi.
Baksanıza şehitlerimiz ve şehit yakınları için
sözde yardım toplayanlar bile dolandırıcı çıkıyor…
Daha çok örnek var…
Hangisini söyleyeyim, sizler de mutlaka duymuş ya
da yaşamışsınızdır!
Nedense hep bir şekilde yırtıyorlar, kendilerini
kurtarıyorlar…
*-
GÜNCEL
*- MÜZİSYENLERİ
DE UNUTMADI
Karabağlar Belediyesi, koronavirüs salgını
nedeniyle zor duruma düşen kesimlerden müzisyenleri de unutmadı.
İzmir Müzisyenler Derneği’yle yapılan görüşmelerin
ardından Karabağlar’da ikamet eden müzisyenlere, gıda ve hijyen kolileri
ulaştırıldı.
Koronavirüs salgınına karşı önlem ve mücadele
çalışmalarını aralıksız sürdüren Karabağlar Belediyesi, mağdur kesimleri
gözardı etmiyor.
Daha önce İzmir Berberler Esnaf ve Sanatkarlar
Odası, İzmir Kahveciler Esnaf Odası’yla görüşülerek belirlenen esnafa gıda
kolileri dağıtıldı. Ayrıca, 30 Ekim’de İzmir’de meydana gelen şiddetli deprem
nedeniyle mağdur duruma düşen ya da covid 19 hastalığına yakalandığı için
evlerinde karantinada olan ihtiyaç sahibi vatandaşlara da hijyen ve gıda
kolileri verildi.
*- MUTLU SAYISI DA AZ DEĞİL!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) sonuçlarını
açıkladığı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre, 2020 yılında Türkiye’de
mutsuzların oranı arttı.
2003 yılından bu yana düzenli olarak yapılan
araştırmada, mutlu olduğunu söyleyen 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı, 2019
yılında yüzde 52,4 iken 2020 yılında yüzde 48,2’ye geriledi.
Mutsuz olduğunu belirten bireylerin oranı ise 2019
yılında yüzde 13,1 iken 2020 yılında yüzde 14,5’e çıktı. Araştırmaya göre mutlu
olduğunu belirten erkeklerin oranı, 2019 yılında yüzde 47,6 iken 2020 yılında
yüzde 43,2’ye düştü. Kadınlarda ise bu oran, 2019 yılında yüzde 57,0 iken 2020
yılında yüzde 53,1 oldu.
*- NEDENLERİN BAŞINDA
Sabancı Üniversitesi Psikoloji Programı öğretim
üyesi Prof. Dr. Nebi Sümer, 2020 yılında Corona virüsü salgınının yanı sıra çok
sayıda talihsiz olay ve felaket yaşanmasının mutsuzluk nedenlerinin başında
gelmesine karşın Türkiye’de mutluluk düzeyinin 2016 yılından bu yana gerileme
eğiliminde olduğuna dikkat çekti.
Sümer, ‘Çoğu ülkede Corona virüsü salgınının hemen
sonrasında özellikle, Mart, Nisan, Mayıs aylarında yapılan araştırmalar genel
olarak depresyon ve kaygı bozukluklarının arttığını, yüzde 20’lerden yüzde
30’lara çıktığını, dünyada genel olarak yükseldiğini gösteriyor.
O da genel bir etki yapmış olabilir ama bu sadece
Corona’ya bağlı bir düşme değil, genel bir düşmenin devamı’ değerlendirmesi
yaptı.
*- EN MUTLU OLANLAR
Türkiye’de en mutlu olanlar, yüzde 57,7 ile 65 ve
üzeri yaş grubundakiler. Yaş grupları bazında açıklanan sonuçlara göre, en
düşük mutluluk oranı 2019 yılında yüzde 48,7 ile 55-64 yaş grubunda görülürken
2020 yılında yüzde 45,4 ile 35-44 yaş grubunda görüldü.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder