KAHVELERDEN ÖĞRENCİ TOPLANIYORDU


*- BORNOVA’DA HIRSIZLIK!

                                                                          

Sabah ezanı ile birlikte kalktığımda, ilk işim olarak bilgisayarımı açtım.

Bu arada televizyonu açıp ‘Ne var, ne yok?’ diyerek televizyonda bir gezintiye çıktım.

Biliyorsunuz?

Amerikalılar ya da Almanlar bir bilgisayar yapmışlar, her soruya anında yanıt veriyormuş..

Uluslararası alanda her ülkeden bir kişi, istediği soruyu soruyor ve anında yanıtını alıyormuş…

Sıra bizim Türk’e gelmiş…

Sorusu şuymuş;

‘Ne var, ne yok?’

İnsanlar nasıl sıkıntılı bir durumla karşılaşınca ıkınır sıkınır morarır ya, bu makine de o hale gelmiş, titrer bir hale gelmiş, sonunda patlamış…

Bir soru ile makinayı da işlemez hale getirmişiz…

Haberlere bakıyorum;

İşsizler, mağdurlar, garibanlar..

Beş müteahhit almış başını yürümüş…

Dünyanın sayılı zenginleri arasına girmiş…

 

*- SON ANDA

 

Tam ‘Hadi canım sende!’ diyerek ekranı kapatacaktım ki, çocukluktan tanıdığım bir isme rastladım:

Ünlü ve usta müzisyen Vedat Sakman’a…

Bu ismi nedense unutmamışım;

Çünkü Müzisyen Vedat Sakman Bornovalı…

Sanıyorum;

O evlerinin 100 metre uzağında bulunan Bornova Yavuz Selim İlkokulunda okudu.

Müdürleri de Tahsin Bey idi…

Ben de Bornova Merkezde okunan Kars İlkokulu’nda Ruhat hocahanımın öğrencilerinden biri idim…

Ortaokulda ise Vedat Sakman ile birlikte Bornova Suphi Koyuncuoğlu’nun öğrencisiydik, üç yıl boyunca…

Küçükpark (Yeni Mahalle) Çevik Sokak’taki (166 sokak) tek katlı üç odalı evimizden çıkar, ağaçlı yollardan beş altı arkadaş toplanarak, çoğalarak Vedat Sakman’ların evine uğrar, onu da alır Büyük Parkın içinden, şimdiki Ege Üniversitesi Rektörlüğünün önünden yürüyerek şimdiki kampusa yakın yerdeki Suphi Koyuncuoğlu ortaokuluna giderdik.

O yıllar Bornova’da üç ilkokul vardı;

Kars İlkokulu, 9 Eylül İlkokulu ve Hilal İlkokulu…

Sonra Yavuzselim açıldı…

Sadece, Suphi Koyuncuoğlu’nun armağan ettiği Lavantinlerden kalan bir köşk Ortaokula döndürülmüştü.

Lise yoktu…      

Ama bu arada unutmadan söyleyeyim:

İki önemli okulumuz daha vardı…

Biri Rektörlük yakınında ‘laborant’ okulu..

Bir diğeri ve çok önemlisi; Kız Enstitüsü…

Sanıyorum Müdürü de İkbal Hanım idi..

Mahallenin neredeyse tüm kızları bu okula gidiyorlardı…

En iyi bilgiyi de Türkan Temiz’den, Fatma Sağer Gökçe’den öğreniriz..

 

*- KAHVELERDEN ÖĞRENCİ TOPLANIYORDU

 

Ama Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’in Bornova ilçesine ‘Ege Üniversitesi’ kurulmuştu…

Çay Mahallesi’nde büyüyen Gülperçin kardeşlerden, İzmir’in ilk tornacılarından Mehmet Gülperçin anlatmıştı:

‘Ege Üniversitesi’nin ilk kurucu Tıp ve Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri kahveleri gezip lise mezunlarını arıyor ve faydalarını anlatarak, bin bir dil dökerek kayıtlarını yaptırıyorlardı…’

İnanılacak değil ama yaşayan tanıkları ortada…

O günlerden bu günlere gelindi…

Bir gün de Bornova’nın belediye Başkanlarından ve yine İzmir’in ilk sanayicilerinden Etem Pekin ile ‘Ağa Mustabey’in (Mustafa İnce) ve ileri gelenlerinin Başbakan Adnan Menderes’le konuşup Ege Üniversitesi’nin kuruluşuna yaptıkları önemli katkıyı anlatırım…

Bir usta müzisyen Bornova’dan çocukluk arkadaşım Vedat Sakman’ı ne bileyim en azından 55 yıl sonra televizyon ekranında görünce aklıma neleri getirdi…

Şunu da ekleyeyim:

Büyüklerimizden duymuştum;

Büyük Parkın alt kısmı…

Yani Yavuz Selim ilkokulunun bulunduğu alan dahil, belki de Bornova Küçükpark’a kadar olan büyük alan tamamen mezarlık idi…

Yüzlerce binlerce insanımız yatıyordu, Yunanlılar tarafından katledilen ya da şehit edilenler burada…

Ve bunların anısına da, şimdiki Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin hemen girişinde, o zamanlar bulunan tek pompalı küçük akaryakıt istasyonu yan tarafına yani İzmir- İstanbul yolu üzerine bir küçük mermerden şehitlik yapılmıştı.

Her 9 Eylül’de o günden bu yana burada anma törenleri yapılıyor.

 

*- FUTBOL OYNUYORDUK

 

İşte biz bir şekilde kaldırılan Yavuz Selim İlkokulunun önündeki alanda ve Tren istasyonuna (metroya) yakın alanda Dandaviç denilen alanda büyüklerden kalan zamanlarda top oyardık.

Türkiye’de ilk futbol da buralarda oynanmıştı.

Ve yine bunun anısına mağfel’in (Subay Gazinosu)nun karşısında üç yol ağzında bir futbolcu heykeli duruyor, üzerinde de şu yazıyor:

‘Türkiye’de ilk futbol burada oynandı!’ diye…

 

*- AĞLATAN GÖRÜNTÜ

 

1960’ın başında bir gün Suphi Koyuncuoğlu Ortaokulundan dönüşte Vedat Sakman’ların tek katlı evine uğradık…

Kapı açıktı..

Girdik baktık ‘Tam takır kuru bakır!’ denilir ya, evde hiçbir şey yoktu…

Sadece boş odalar vardı…

Ne olmuştu?

Vedat Ağlamaya başladı…

Belki de ailesi kendisini terk etti sanmıştı…

Çünkü annesi de babası da çalışıyor, sabah evden çıkıyor akşam geliyorlardı…

Ne olmuştu?

‘Olan olmuştu!’ denir ya, hırsızlar kamyonu dayayıp, tüm eşyaları yükleyip gitmişlerdi..

Bir aile sadece üzerlerindeki giyimlerle ortada kalmıştı…

Sonrasını anımsamıyorum;

Belki de konu komşu yardım etmişti….

Sadece o yıllarda Ortaokul ve liseden mezun olmak için ayrıca ‘bitirme imtihanlarına’ giriliyordu.

Bitirmeler sırasında okulun bahçesinde oturmuş notlarımı kontrol ederken, su damlası gibi, tık tık küçük çakıl taşları atıyordu Vedat Sakman…

‘Yapma!’ dedim, dinlemedi…

Sonunda birbirimize girdik ve o andan itibaren dostluk da bitti, arkadaşlık da…

Çocukluk ya da gençlik işte…

 

*- İZMİR’E DAVET EDİLMELİ

 

Şimdi yarım asrı geçen bir süre sonra televizyonda kendisini görünce önce isminden anımsadım…

Sonra tipine baktım, aynı idi…

Müzisyenlerin pandemi nedeniyle düştükleri hali dile getiriyor ve önemli bilgiler veriyordu…

İstanbul’da birkaç CHP’li belediye kendilerine destek çıkıyormuş…

O yokluğa alışık…

Sıkıntıya da…

Ama herkes öyle mi?

Belki Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ bir gün kendisini davet eder ve bir konser vermesini ve Bornova günlerini anlattırır…

Belki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de yine usta müzisyen Vedat Sakman’ı konuk edecek mi?

Göreceğiz…

 

**-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR