BİR REKTÖR İZMİR'den BİR de İSTANBUL'dan.... 'KIRMIZI PLAKA' keyfi kullanılabilir mi?
YAŞAR EYİCE
*- Tahtalı’dan ses geldi! ‘Aman dikkat!’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer,
yaşanan kuraklık nedeniyle doluluk oranı yüzde 35’e düşen Tahtalı Barajı
havzasından önemli mesajlar verdi.
Tüm dünyada yaşanan iklim krizinin Türkiye'yi de
etkilediğini belirten Başkan Soyer, ‘Ciddi bir tehdit kapımızda. Herkesi suyu
tasarruflu kullanmaya davet ediyorum’ sözleriyle İzmirlileri su tasarrufuna
çağırdı.
İzmir'in can damarı konumundaki barajda su
seviyesinin büyük ölçüde azaldığını ve bu durumun gözle görünebilir bir hal
aldığını belirten Başkan Tunç Soyer, İzmirlilere “tasarruf” çağrısında bulundu.
Başkan Soyer, “Şu anda İzmir'in can damarı
diyebileceğimiz Tahtalı Barajı havzasındayız. İzmir'in içme suyu kullanımının
yaklaşık yarısını karşılayan Tahtalı’da geçen yıl aynı zamanlarda yüzde 65 olan
doluluk seviyesi, bugün yüzde 35'lere düşmüş vaziyette. Bu bir alarm. Çok ciddi
bir tehdit kapımızda” dedi.
*- Büyük bir kuraklıkla karşı karşıya
Başkan Soyer, “Bu nedenle suyumuzu mutlaka çok
daha dikkatli, çok daha özenli kullanmak zorundayız. Gerçi bir yanda pandemi
var. Bu nedenle hijyenden dolayı su tüketiminin artması söz konusu. Ama hijyen
daha çok su tüketmek anlamına gelmiyor. Daha doğru ve yeterli suyla hijyen
sağlanabilir. Ben tüm İzmirlileri bu konuda duyarlılık göstermeye, suyu
tasarruflu kullanmaya davet ediyorum” diye konuştu.
İZSU ve Büyükşehir Belediyesi olarak önlemler
aldıklarını ancak yaşanan kuraklığın tedbirleri yetersiz bırakabildiğini ifade
eden Soyer, belediyenin çabalarının tek başına yeterli olmayacağını da söyledi.
Başkan Soyer, yurttaşların titiz bir şekilde su konusunda tasarruf yapmasını
istedi.
*- “Yağmur yağmazsa suyumuz 320 gün yetecek”
İZSU Genel Müdürlüğü Su Arıtma Dairesi Başkanı
Hakan Alpsoykan da Tahtalı Barajı'nın 1997 yılının Ağustos ayında İzmir'e su
vermeye başladığını anımsatarak, şunları söyledi:
“Barajın yüzey alanı tam dolu olduğunda 24,5
kilometrekare ve hacmi de 306 milyon metreküptür. Bugün itibariyle Tahtalı
Barajı'nda 122 milyon metreküp suyumuz var. Bu suyun 19 milyon 600 binini
alamıyoruz.
Bu ölü hacim. Senelik bu barajdan 90 milyon
metreküp su alıyoruz. Eğer hiç yağmur yağmazsa suyumuz 320 gün kadar yetecek.”
Şimdi güncel yazıma geleyim:
*- Ne olacak?
Gazeteci Murat Eştürk bir bebeğin fotoğrafını
göndermiş;
Görüntüdeki bebek bir eliyle başını tutuyor ve
şöyle diyor?
‘N’olacak bu memleketin hali?’
Aynen Çankaya’da Atlas Oteli önünde yılanca
‘ayakkabı boyacılığı’ yaparak hem ailesini geçindiren, hem de iki evladına en
iyi eğitimi yaptırarak, önemli yerlere getiren Aydınlı Ali Bey gibi…
Ali Bey belki de İzmir’in en entelektüel
kişilerinden biri…
Hangi konuda isterseniz mutlaka bilgisi vardır.
Hiç ama hiçbir zaman ıvır zıvır tv programlarını
izlemez, karpuz seçer gibi gazete ve yazarları seçer, kendisini
bilgilendirecek, yetiştirecek kitapları okur…
Ve bana göre hepsinden önemlisi;
Mutlaka ve mutlaka müşterisi ile sohbet ederek,
onun ağzından istihbaratçı gibi bilgi alır, düşüncesini öğrenir…
Aydınlı Ali Bey’e her gördüğümde takılır,
‘Nasılsın?’ dersem yanıtı şöyledir:
‘Memleket gibi!’
Sonra da ülke ve dünya gündemi ile görüşlerini
belirtir.
Murat Eştürk’ün gönderdiği fotoğraftaki bebek de
herhalde İzmir’in ikinci ‘Ali Bey’i olacak gibi, ‘Düşünen adam’ gibi ‘düşünen
bir bebek olarak, ‘N’olacak bu memleketin hali?’ diyor…
Acaba kaçımız bu sorunun karşılığını arıyoruz:
*- Değişirler mi?
Gece tartışma programları arasında mekik dokuyor,
‘Ne diyorlar?’ diye merak ediyordum…
Şu kadarını söyleyeyim:
Yandaşların tamamına yakını aynı sözcükleri ya da
konuları gündeme getiriyorlar.
Bazısı karşı görüşü dinliyor, ‘haklısın’ ya da
‘hak veriyorum’ veya ‘Ben de bunları söylemiş ve yazmıştım!’ diye bir laftan
sonra gerçek yüzlerini gösteriyorlar..
Tabii ki ‘Ama’, ‘fakat’, ‘ya da!’ gibi
bağlaçlardan sonra…
Bakanlar nasıl her laflarına ‘tensipleriyle’
sözcüğünü katıyorlarsa bunlar da ‘Nuh!’ deyip ‘Peygamber!’ demeyenler…
Fakat son izlenimimi söyleyeyim;
‘Bazı yandaşların patronları ya de yöneticilerinin
mutlaka bilgisi dahilinde, (u) dönüşü görüyorum…
Ama dönel kavşakta 30 kilometrelik bir hızla…
1970’li yılların sonundaki bir seçim gecesini
anımsıyorum:
Seçim günü bile Türkçe sözcüklerin esnekliğinden
yararlanarak iktidarı destekleyen gazete gece yarısı başlığını şöyle
değiştirmişti;
‘Aydın’da bile!’
Parti önemli değil…
Düşünce önemli…
Yani ‘Giden Ağam, gelen paşam!’ zihniyeti…
Aydınlı ayakkabı boyacısı Ali Bey’den söz ettim ya
bu nedenle oradan parti ismi vermeden örnek vermeye çalıştım…
*- Kırmızı plakalı
Cumartesi gecesindeki açık oturum şeklindeki
tartışma programının sonunda CHP’li Milletvekili, ‘kadrolu’ gibi neredeyse
haftanın her gecesi o ve diğer yandaş tv’lerde sahneye çıkarılan bir Rektör’e
şöyle dedi:
‘Hocam sizden ricam; lütfen geceleri, mesai dışı
televizyon programlarına resmi, kırmızı plakalı araçla gelmeyin. Kendi özel
aracınızla gelin!’
Adam neye uğradığını şaşırdı;
‘Vakıf üniversitesi, size ne?’ gibi laflarla
kendini savunurken, millletvekiili ‘Tasarrufa kendimizden başlayalım! Üstelik o
araç ve vakıf üniversitesi de YÖK’e yani devlete bağlı. Bunları da bir yana
bırakalım, ‘Kırmızı plaka’ sizin özel işlerinizde kolaylık sağlaması için
verilmiyor. Kim olursanız olun o plakayı kullanma hakkınız yok!’ dedi ve perde
kapandı,
Yani program bitti…
Benim aklıma da yıllar önceki günlerim geldi!
*- Adları ‘yok!’ gibi…
Yıllarca, sayısız canlı televizyon programları
yaptım.
Hem de haftanın beş günü…
Her gün saat 12.00’de yayına başlıyor, bir saat
sürüyordu.
Bazı akşamlar da buna ek gündeme göre yayınlar
yapıyordum.
Benden başka ‘canlı’ program yapan çok azdı, çünkü
büyük riski vardı.
Üstelik ben hiç tanımadığım ve tesadüfen izleyen
sıradan kişilerin de anında canlı yayına telefonla bağlanıp soru sormalarını
sağlıyordum…
Yani yayını kesme ya da karşındakini engelleme
hakkın yoktu…
İşte bir gün konuğun 9 Eylül Üniversitesi’nin bir
aylık yeni Rektörü
İdi…
9 Eylül’ün şimdiki Rektörü, AKP Milletvekilliği
yapmış, Malatyalı Prof. Dr. Nükhet
Hotar’dan söz etmiyorum.
Ondan önce atanan FETÖ’cü Rektörden de….
Daha önce iki dönem başarılı olan, hatta Reis’in
sağlık danışmanı olan Rektör’den…
Sanıyorum fetöcü olandan söz edilmesin diye ne
bileyim Namık Çevik hocadan da , o
günden bu yana büyük hizmet veren hiçbir rektörün ismine tarihçede bile
yer verilmemiş…
Bu yüzden ben de ‘Nasıl bir sakıncası var?’ diye
bilmeden ve bir yanlışlık yapmamak için adını vermeden anlatıyorum:
*- Hiçbir çekingesi yoktu!
Yine ‘AKP’ li olarak bazı kesimlerce suçlanan iki
dönem önceki bu sevgili Rektörü Balçova’dan yayın yapan Cihat Taysi’nin genel
müdürlüğündeki televizyondaki akşamki canlı yayına davet ettim.
‘Gelirim!’ dedi…
Yolu tarif ettim, ‘Bulurum!’ dedi.
Kapıda karşıladım:
Sivil, kendine ait bir araçla geldi…
‘Rektör Hocam şoförünüz yok mu?’ diye sordum ve şu
anda Manisa’ya yeni bir televizyon kanalı kazandıran usta televizyoncu Cihat
Taysi’nin yanında şunları söyledi:
‘Ben mesaiden sonra ne devletin resmi aracını
kullanırım, ne şoförünü veya personelini…
Kendi aracımla davetlere, toplantılara giderim…’
Neler gördük neler?
O da bir Rektördü, şimdi ‘Ben Vakıf
Üniversitesi’nin rektörüyüm!” diyerek, devletin makam nedeniyle kendisine
verdiği ‘kırmızı plakalı’ aracı kullanan ve ‘İstediğimi yaparım’ düşüncesinde
olan bir rektör…
Söylenecek yazılacak çok şey var ama bunun
değerlendirmesini okuyucularıma bırakıyorum…
*- Liyakat ilkesi öne çıkmalı
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, Merkez
Bankası ve BDDK’nın adımları ile son dönemdeki normalleşme sinyallerine
değinerek ‘Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve öngörülebilirlik ilkesine bağlı
kalınması, ekonomide güvenilirliği artıran en önemli unsurlar.
Mali ve finansal istikrar ile makro istikrarı,
güven ortamını ve bunun devamlılığını sağlamamız şart.
Son dönemde atılan adımların kazandırdığı zamanı
tüketmeden ve boşa gitmesine fırsat vermeden en kısa zamanda, hukukun
üstünlüğü, ekonomik istikrar ve demokrasi alanındaki yapısal reformların hayata
geçirilmesi gerekiyor.’ dedi.
Sivri öncelikli beklentilerini, hızlı, adil ve
etkin bir hukuk mekanizması, kurumların bağımsızlığının tesis edilmesi,
söylemde kalmadan ve popülizme mahal vermeden liyakat ilkesiyle birçok alanda
ele alınması gereken yapısal reformların hızla uygulanması şeklinde sıraladı.
*- Hukukun üstünlüğü öne çıkıyor
Hukukun üstlüğü konusunda atılması gereken
adımlara dikkat çeken Sivri, ‘Hukukun üstünlüğü bir itibar ve güven unsuru
olarak ekonomi üzerinde çarpan etkisi gösterir. Kişisel hak ve özgürlükler,
fikir ve ifade özgürlüğü konularında demokratik alanın genişletilmesi
yaratıcılık, inovasyon ve bilimin gelişmesi için en önemli konuların başında
gelmekte.
Tüm bunlar sadece yabancı yatırımcıyı değil aynı
zamanda yeteri kadar faydalanamadığımız iç potansiyelimizi de harekete
geçirecektir.’ diye konuştu.
*- ‘Türkiye’nin şansı var’
Prof. Dr. Emre Alkin, dünyadaki gelişmelerle,
Türkiye’nin ve dünyanın ekonomik durumunu masaya yatırdı.
Mayıs ayından beri
dünya mal ticaretinde bir toparlanma olduğunu söyleyen Alkin, ‘İmalat
sanayi kapasite kullanım oranı, sanayi üretim endeksi gibi göstergelerde V
şeklinde bir toparlanma söz konusu.
Bu da iyi bir işaret.
Bizi korkutması gereken inişli çıkışlı W
şeklindeki bir toparlanma’ dedi. Büyük markaların kendi fabrikaları olmadığını,
ürünlerini başka ülkelerde fason ürettirdiklerini söyleyen Prof. Alkin, ‘Ancak
zannedildi ki bu markalar Türkiye’ye gelip kendileri fabrika açacaklar.
Böyle bir şey yok.
Ancak pandemi döneminde bu markalar gördü ki
uzaklardan tedarik zor. Bu noktada Türkiye’nin tedarik konusunda bir şansı
oluştu’ dedi.
*- Sağlık turizmi kavramı
Dijitalleşen dünyada klasik sağlık turizmi
kavramının yerine modern sağlık turizmi olgusunu benimseyen bir proje olan
Kiwimedi.com’un Türkiye direktörü Metin Şeref, kısa sürede tanınan ve güven
veren bir sağlık turizmi operatörü olarak Avrupa’da sektördeki yerini
aldıklarını dile getirdi.
2015 yılında bir fikir olarak başlayan proje
çalışması Kiwimedi.com’un, 2017’nin Ağustos ayında Birleşik Krallık’ da sağlık
turizmi faaliyetinde bulunmak için yola çıkıldığını belirten Metin Şeref, ‘Aynı
dönemde hem değişik ülkelerde ofisler, temsilcilikler hem de sağlık turizmi
alanında paydaş yapılanması adına çalışmalar yürütüldü.
2019 yılı içinde sağlık turizmi temalı tüm
alanları kapsayacak şekilde 360 derecelik bir örgütletme sürecini tamamladı.
Kiwimed.com, dijitalleşen dünyada klasik sağlık
turizmi kavramını yerine modern sağlık turizmi olgusunu benimseyen bir projedir’
dedi.
*- Doğal Tarım Merkezi 1 yaşında
Bornova, gelecek nesillerin sağlıklı ve kaliteli
gıdaya daha kolay ulaşabilmesi için ilk olarak 30 Kasım 2019’da yerli tohum ve
fidanları toprakla buluşturulduğu Doğal Tarım Merkezi’nde düzenlenen eğitimler
ve ortak üretim çalışmalarıyla doğal tarım alanında Türkiye’ye öncülük etmeye
hazırlanıyor.
Alternatif bir tarım üretim modeli yaratmak üzere
faaliyete geçirilen Bornova Belediyesi Doğal Tarım Merkezi kuruluşunun 1’inci
yıldönümünde Yaka Mahallesi’ndeki 20 dönüm alanda hem çiftçiler hem de doğal
tarıma yönelen gönüllü vatandaşların katkılarıyla çalışmalarını sürdürüyor.
Doğal tarım seminerleri, tohumlama etkinlikleri ve
takas şenlikleri ile çeşitli eğitimlerle doğa gönüllüleri, gıda toplulukları ve
çiftçilerin katıldığı ortak üretim çalışmalarına ev sahipliği yapan merkez
uzman kadrosu ve modern tarım araçlarıyla öne çıkıyor.
***-
GÜNCEL
*- Çin’de üretilen Teslalar
Tesla’nın Çin’deki ‘gigafactory’ tesislerinde
üretilen Tesla Model 3 otomobillerinin ilk Avrupa teslimatı yapıldı.
Bugüne kadar sadece Çin’de satılan araçların
böylece ilk ihracatı da gerçekleştirilmiş oldu.
Avrupa pazarında satılacak olan Çin yapımı Tesla
Model 3 otomobillerini taşıyan gemi, bir ay süren yolculuğun ardından önceki
gün Belçika'daki Zeebrugge limanına ulaştı.
Avrupa genelinde geniş bir karayolu ve demiryolu
bağlantı ağına sahip olan Zeebrugge Limanı Başkan Yardımcısı Vincent De
Saedeleer, pandemi nedeniyle limanın iş yoğunluğunun daraldığını belirterek
Avrupa ve Asya arasındaki nakliye bağlantıları tam yüklü olarak çalıştığını
söyledi.
*- ‘Sadaka değil, destek bekliyoruz’
İzmir Seyyar Satıcılar Derneği öncülüğündeki esnaf
dernekleri yerel yönetimlere ve hükümete ‘Batıyoruz’ diye seslenirken kira,
kredi ve vergi muafiyeti istediler. İzmir Seyyar Satıcılar Derneği Başkanı
Evren Laçin, “Açıklanan destek paketlerinden 8 milyon esnafın 400 bini bile
yararlanamadı. Sadaka değil, çok küçük desteklerle ayakta kalabilecek kadar
mali destek bekliyoruz” dedi.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder