NEDEN 29 EKİM?

 










YAŞAR EYİCE

 

*- Cumhuriyeti sonsuza değin yaşatacağız

 

Barışçı, çağdaş, özgür ve adil bir ülkenin temellerini atan Cumhuriyetimizin 97’nci yıl dönümünü ilk günkü heyecanıyla ve büyük bir coşku ile üzerimizdeki kara bulutlara rağmen kararlılık ve aşkla kutlamaya çalışıyoruz.

Bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün teminatı olan bu değerli günü bize armağan eden ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü sonsuz minnetle anıyoruz.

Dünümüz, bugünümüz, güzel yarınlarımız için, yolumuz cumhuriyet, pusulamız ise Atatürk…

Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk, Yaşasın Demokrasi, Yaşasın Cumhuriyet…

Cumhuriyetimizin ilanının 97. Yılında Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, aziz şehitlerimizi, rahmet ve minnet ile anıyoruz.

Gazilerimizi saygıyla selamlıyoruz.

Cumhuriyet Bayramımızı en içten dileklerimle, yürekten kutluyorum.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür genç nesillerle, Cumhuriyetin aydınlığında, inatla ve kararlılıkla geleceğe yürümeye devam edeceğiz.

Bu emaneti hassasiyetle koruyacak ve sonsuza değin yaşatacağız…

 

*- Atatürk bir gün önde!

 

Tarihlerin milletlerin özelinde çok önemli değeri vardır.

Bugünü, yani ‘En büyük Bayram’ olarak kabul ettiğimiz Cumhuriyet Bayramımızı ele alalım?

‘Atatürk Cumhuriyetin ilanı için, neden 29 Ekim’i seçti?’

Mutlaka bilen vardır ama ben de hafızalarımızı tazeyleyim…

Cumhuriyetimizin İlanından 2 yıl sonra Ekim 1925’te, Fahrettin Altay Paşa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün misafiridir.

Zihnini hep meşgul eden bir soru sorar ulu öndere.

‘Paşam benim dikkatimi çekti… Cumhuriyetimizin ilanının 29 Ekim gecesine denk gelmesi acaba bir tesadüf müdür? Üç gün evvel, beş gün sonra da olabilirdi…’

Bunun üzerine Atatürk ona şöyle bir cevap verir.

 

*- Neden 29 Ekim?

 

‘Fahrettin, mütarekenin ilk günlerini hatırlar mısın?

Saray ve hükümet, teslimiyeti kabul etmişti.

Hükümet sarayın, saray da itilaf devletlerinin elinin altına girmişti.

Saray bu halden memnundu.

Fakat ben bunu kabul edemezdim.

Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım.

Dünyada tek başımıza idik.

Fakat benim inandığım ideale, benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu.

Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı.

Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı.

Peki 30 Ekim 1918’den bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ye kadar kaç yıl geçti?

Dört yıl.

29 Ekim 1923 de Cumhuriyeti ilan ettik.’

 

*- Acı ve sıkıntıların mükâfatı

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk devam eder:

‘İşte 5 yıla sığdırdığımız büyük inkılap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır?

Bu mazlum millet, kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır.

Çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükafatı işte budur.

Bütün Dünya buna şahit olmuştur.

Daha da şahit olacakları vardır.

Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir.’

 

*- Mazlumların ahı…

 

Kahvesinden bir yudum alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizim de adını önemli bir meydana verdiğimiz Fahrettin Altay’ın sorusunu yanıtlamaya devam eder:

‘Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası çektiğim azabı bilirsin, yanımdaydın.

Mondros 30 Ekim’dir, Cumhuriyet 29 Ekim.

İşte bu da mazlum bir milletin ahıdır.

Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.’

Atatürk burada bir an durur, elini masanın üzerine koyar ve;

‘Deyiniz ki bu, tarihten silinmek istenen bir milletin öcüdür’

 

*- İnananların hakkı…

 

Fahrettin Altay ‘Ama paşam bundan niye hiç söz etmediniz?’ diye sorar.

Atatürk cevap verir:

‘Şahsen övünmek olurdu.

Oysa esas övünmek benimle beraber mefkureye inananların, milletin ve ordunun hakkıdır.’

 

*- Beş yıl kendini tuttu

 

Atatürk’ün Cumhuriyet ilanı için 29 Ekim tarihini seçmesinin özel nedeni, bu cümlelerden de anlaşılıyor.

Ulu önder 30 Ekim 1918’de imzalanan ‘Mondros Mütarekesi’ ile her anlamda teslimiyet içine girmiş, kendi tabiri ile esarete uğramış milletinin, kaç yıl bu esaret altında kaldığı sorusuna tam 5 yıl cevap vermek istemedi.

O nedenle 4 yıl 364 gün sonra Cumhuriyeti ilan ederek bir ifadeyi kesinleştirmek istedi.

Esaretten 1 gün önce Cumhuriyeti ilan ederek bir anlamda öc almak istemiştir.

‘Türk Milleti 5 yıldır esaret altındadır!’ demek ona zor geldiğinden ‘Türk Milleti 4 yıldır esaret altında kalmıştır!’ diyebilmek için 30 Ekim’e bir gün kala cumhuriyetin ilan edilmesini istemiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Mağrur ve galip olarak, batılı devletlere ‘Ben 30 Ekim’i tanımıyorum... Sizden bir gün öndeyim...Siz 29 Ekim’i tanıyacaksınız.’ demiştir...

 

 

***-

 

GÜNCEL

 

*- Yokluktan bir ulus devleti yarattı

 

Türkiye’nin 10 bin adetle en büyük “Atatürk Fotoğrafları” koleksiyonuna sahip, Atatürk hayranı, 100 adet yayınlanmış kitabı olan Hanri Benazus ile “Cumhuriyetimizin 97. Kuruluş Yıldönümünde” konulu söyleşi düzenleyen Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD), 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı online olarak kutladı.

Toplantıda konuşan Benazus, “Atatürk yokluktan bir ulus, bir modern devlet yarattı, değerini bilelim” dedi.

 

*-

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, EGSD olarak 28. kuruluş yılında Cumhuriyetimizin 97. Kuruluş yıldönümünü kutladıklarını belirterek, “Pandemi nedeniyle fiziken bir arada olamasak da gönüllerimiz bir arada 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz” dedi.

Yeryüzünde destanı yazılması gereken çok az insan olduğunu söyleyen Benazus, “Bunlardan biri de Atatürk’tür” dedi.

Emperyalizme karşı savaşmış, tam bağımsız bir ülke kurmuş, cehaletin ve yokluğun pençesinde kıvranan halkını kalkındırmak ve geliştirmek için devrimler yapmış bir liderin hiçbir ülkenin tarihinde olmadığını söyleyen Benazus, “Kuşkusuz farklı alanlarda, tekil alanlarda büyük insanlar, liderler tarihte var ancak hepsini bir bedende buluşturan tek lider belki de Atatürk’tür” dedi.

Yokluk içinde bir toplumdan pırıl pırıl bir ülke kurduğunu vurgulayan Atatürk’ün 15 yıla sığdırdığı devrimlerini devam ettirmenin bizlere düştüğünü ifade eden Benazus, “29 Ekim 1923 yılında bu topraklar hala işgal altındaydı, ama bildiğiniz anlamda değil, cehaletle, fakirlikle, yoklukla işgal altındaydı. Atatürk’ün ülkeyi nerden nereye getirdiğini iyi idrak etmek gerekli” dedi.

 

*-

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR