TARIMI BİZE UNUTTURUYORLARDI
*- Yine paydaşlara
danışılmadan kararlar alınıp, holdingler kuruluyor
*- Tarım, en az savunma sanayi kadar önemlidir,
tarım milli egemenlik demektir, milli egemenlik devredilemez... Yani
yabancılarla bu konuda ortak şirket kurulmamalı...
*- Sökeli çiftçi,
yabancı şirketin, hatalı tohumuna karşı açtığı davayı kazandı, zararını
karşılattırdı.
YASAR EYİCE
*- Sanatçılar umut
yeşertecekler, Pazar akşamı...
Kaç zamandır, ‘üretim’
diyoruz, ‘tarım’ diyoruz, ‘sanayi’ diyoruz ama bazılarına anlatamıyoruz.
Israrla savunduğumuz
bir nokta var;‘Tarım milli egemenlik demektir, milli egemenlik devredilemez!’
Bildiğiniz gibi
Türkiye’nin tarımsal yönetim, üretim ve ticaret sitemini kökten değiştireceği
anlaşılan ‘Tarımda Milli Birlik’ isimli bir proje kamuoyuna yansımıştır.
Proje ile yabancı
sermayenin hâkim olacağı bir yapının milli çıkarlarımızı geri döndürülemez
şekilde zedeleyeceği, Türkiye Tohumcular Birliği tarafından böylece değerlendiriliyor.
*-
Türkiye Tohumcular Birliği
(TÜRKTOB) ve alt birlikleri, ‘Bu yapılanma yeni çalışma çiftçi ve meslek
örgütleri ile kamu dahil olmak üzere ilgili paydaşlara danışılmadan, teknik
konularda ise uzmanların analizlerine başvurulmadan hazırlandı.
‘’Tohumdan sofraya
yönetilebilir, planlanabilir, hakkaniyetli değer zinciri’’ oluşturmak savıyla
kurgulanan planın hazırlandığı masada tarımsal üretimin temelini oluşturan
tohumculuk sektörünün özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek
örgütü olan Birliğimizin olmamasını yadırgıyoruz, o masada kimlerin olduğunu da
merak ediyoruz.
Yeni projede mevcut
tarımsal yapımız yönetilemeyen, planlanamayan ve çok parçalı olarak
değerlendirilmektedir.
Oysaki Tarım sektörünün
yönetilmesi, planlanması ve yapısal sorunlarının çözümü mevcut kanun ve
yönetmeliklerin konusunda uzman bürokrat ve teknokratlar tarafından tam
anlamıyla uygulanması ve gerektiğinde sektörün tüm taraflarıyla birlikte
planlanacak değişikliklerin mevzuatlara yansıtılmasıyla sağlanabilecektir.
Geçtiğimiz yıllarda
ürün planlamasını da amaçlayan Havza Bazlı Üretim ve Destekleme Modeli ve Milli
Tarım Projesi başlıkları altında oluşturulan politikaların hayata geçmemesinin
tarımın genel yönetim yapısından kaynaklanmadığını da hatırlatmak
gerekmektedir.
Sorunun asıl kaynağı
mevcut planların uygulanması sürecinde karşılaşılan piyasa dinamikleri ve
bilimsel gerçeklerden uzak olan müdahaleler ve siyasi mülahazalardır.’ diyorlar.
*-
Farkındayım;
Bu yazdıklarımdan çok
kişi mutlu değil...
Yine çok kişi, ‘Bana
ne?’ diyor...
Ama bu gerçekleri
bilmemiz gerekiyor.
Dikkat edin bakın:
Şimdi, yabancı
sermayeli özel sektörün de ortak olabileceği Semerat isimli bir holding
kurulması planlanıyor.
Holdinge ortak olacak
özel sektör kuruluşlarının sermaye yapıları hayati bir konudur.
Yabancı sermayenin
hâkim olacağı bir yapının milli çıkarlarımızı geri döndürülemez şekilde
zedeleyeceği uzmanlarca değerlendiriliyor.
Özetle; girdi
temininden, ürün satışına, finansa kaynaklarının kullanımından, dış ticarete
kadar tek söz sahibi dev bir tekel olacak Semerat Holding’in, ortakları
arasında yer alacak yabancı sermayeli şirketlerin çıkarlarına göre hareket
edeceğini söylemek gerçek dışı bir varsayım olmayacaktır.
Söz konusu holdingi kim
yönetecekse ülkemizin tarım ve gıda sektörüne tamamen hükmedeceği ihtimal
dışında tutulmamalıdır.
*-
Üretimde kullanılan
mazotun litre fiyatı bir önceki yıla göre 2018 yılında %23, enerji maliyetleri
%19, DAP gübresi %63, üre gübresi %69, tarım ilaçları %70 oranında arttı.
Tarımsal girdi ham
maddelerin yurt içinde üretilmesinin teşvik edilmesinin yanında kısa dönemde
tarımsal girdilere verilen desteklerin artırılması elzemdir.
Ülkemizde gıda, tarım
ve hayvancılık alanında özellikle 80’li yıllardan sonra kronikleşen yapısal
sorunlar olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunların çözümü için yıllardır ‘sonuç
odaklı’ ve ‘uzun soluklu’ tarımsal politikalar ve projeler yerine bir bakandan
diğer bakana değişen geçici stratejiler uygulanmaya çalışılmıştır.
Katma değerin
hakkaniyetli dağıtılmamasının nedenini asıl burada aramak gerekmektedir.
Projede Tarım ve Orman
Bakanlığının taşra teşkilatının lağvedilerek, Milli Birlik Kooperatifine
devredilmesi öngörülmektedir.
Tarım ve Orman
Bakanlığının, taşra teşkilatı olmayan, icra kontrol ve denetim olanakları
Semerat Holding vasıtasıyla özel sektörün kontrolüne verilmiş zayıf bir yapı
haline gelmesi en büyük çekincelerimizden bir diğeridir....
İşte konunun özeti ve
uzmanların görüşü bunlar.
*-
Size biraz da
kanunlardan söz edeyim:
Yeni proje ile
gerçekleştirilmesi planlanan yapılanmanın Anayasaya aykırı maddeleri şöyledir;
- Anayasanın 123.
Maddesinde belirtilen idarenin bütünlüğü ve merkezden yönetimi kuralını ihlal
etmektedir. Bakanlığın il ve ilçe teşkilatları kooperatif çatısı altında
kademeli bölümlere ayrılarak yönetim ilkesi ortadan kaldırılmıştır.
- Anayasanın 128.
Maddesinde belirtilen genel idare esaslarına göre yürütme ve kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri
eliyle yürütülmesi ilkesi, bahse konu görevlerin kooperatif ve holding
yapılanmasına devredilmesiyle ihlal edilmektedir.
- Anayasanın 165. Maddesinde zikredilen kamu
kuruluş ve ortaklıklarının TBMM’de denetlenmesi ilkesi, KİT’lerin ve kamu
yararına çalışan kooperatiflerin holding bünyesine alınmasıyla ihlal
edilmektedir.
- Anayasanın 171. Maddesinde ifadesini bulan
milli ekonominin yararları dikkate alınarak kooperatifçiliğin geliştirilmesi
ilkesi, kooperatiflerin holding bünyesine alınarak kâr amaçlı çalıştırılacak
hale getirilmesiyle ihlal edilmektedir.
*-
Bunlardan sonra bir de
şu açıklamayı paylaşayım:
Projenin amacı;
herkesin sağlıklı beslenmesinin makul fiyatlar ve hakkaniyetli bir değer
zinciriyle sağlanması ve ülkemizin uluslararası alanda rekabetçi bir güç olması
şeklinde açıklanmaktadır.
Türk kültür ve
medeniyetinin en eski ögelerinden olan ahilik ve iaşecilik geleneklerini temel
aldığı iddiasıyla hazırlanan projede israf, yüksek maliyetler, gıda enflasyonu
ve tarımsal katma değerin hakkaniyetli şekilde dağıtılamaması nedenleriyle
yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır.
Bu proje ile
Türkiye’nin tarımsal üretim yapısının, Tarım ve Orman Bakanlığının merkez ve
taşra teşkilatının, Kamu İktisadi Teşekküllerinin, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin ve diğer kooperatif ve birliklerin yapısının tümüyle
değiştirilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca bünyesinde Tarım
ve Orman Bakanlığının taşra teşkilatını, Tarım Kredi Kooperatiflerini, Orman
Genel Müdürlüğünü, Ormancılık ve Su Ürünleri Kooperatiflerini barındıran Milli
Birlik Kooperatifinin ve Milli Birlik Kooperatifi ile birlikte tarımsal KİT’ler
ve yabancı sermayeli özel sektörün de ortak olabileceği Semerat isimli bir holding
kurulması planlanmaktadır.....
Karşı gelenler: Tepeden
inmeci bir yönetim yapılanması yerine, ‘yatay ilişkiler temelinde yükselen’, ‘tabana
dayalı’, ‘katılımcı’ ve ‘şeffaf” bir anlayışla hazırlanacak dönüşüm
politikalarının ülke gerçeklerine daha uygun ve uygulanabilir olacağına
inanıyoruz.
Planlanan yeni
yapılanmada tarım sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum ve meslek
örgütlerinin (STK) büyük bölümünün konumunun belli olmamasından ve yaptığımız
görüşmelerden de anlıyoruz ki; bu yeni çalışma çiftçi ve meslek örgütleri ile
kamu dahil olmak üzere ilgili paydaşlara danışılmadan, teknik konularda ise
uzmanların analizlerine başvurulmadan hazırlanmıştır.’ diyorlar.
Daha çok söyledikleri
var ama şu cümlelere de dikkatinizi çekmek istiyorum.
‘Tohumdan sofraya
yönetilebilir, planlanabilir, hakkaniyetli değer zinciri’’ oluşturmak savıyla
kurgulanan planın hazırlandığı masada tarımsal üretimin temelini oluşturan
tohumculuk sektörünün özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek
örgütü olan Birliğimizin olmamasını yadırgıyor, o masada kimlerin olduğunu da
merak ediyoruz.
Son olarak diyoruz ki;
Tarım, en az savunma
sanayi kadar önemlidir.
Tarım milli egemenlik
demektir.
Milli egemenlik
devredilemez...
*- Sökeli pamukçu
açtığı davayı kazandı
Aydın Söke’de yaşayan
ve pamuk ekimi yapan üretici ekim zamanı uluslararası tohum firmasının
tohumlarını satın aldı.
Ektikleri tohumlar
yeterli oranda çimlenmeyince , satın aldıkları firmaya başvurdu. Tohum firması ‘bizim
ürünlerimiz hatalı değil, sizin toprağınızda problem var’ yanıtını verdi.
Atalarından yadigar
kalan ve aynı toprakta nerdeyse 100 yıldır pamuk üreten çiftçi, Söke Asliye
Hukuk Mahkemesine giderek tohumlar ve toprak üzerinde bilirkişi incelemesi
yapılmasını istedi ve yapılan incelemede bilirkişiler problemin pamuk
tohumundan kaynaklandığını tespit ettiler.
Söke Asliye Hukuk
Mahkemesinde görülen davada mahkeme bir kez daha bilirkişi incelemesi yaptı ve
bilirkişiler yine hatanın tohumdan kaynaklandığını tespit ettiler.
Bunun üzerine mahkeme
çiftçinin ödeyemediği hatalı tohumlar nedeni ile borcunun olmadığının tespitine
ve uğradığı zararı nedeni ile tazminat alması gerektiğine hükmetti.
Tohum firması kararı
temyiz etmesine karşın Yargıtay kararı çiftçi lehine onadı.
*-
***-
GÜNCEL
*- Sanatçılar umut
yeşertecekler...
TEMA Vakfı’nın 28 Nisan
Pazar akşamı saat 22.00’de NTV’de gerçekleşecek özel yayınında, ünlü
sanatçılar, çocuklar ve doğa için gönüllü olarak sahneye çıkıyor. Canlı yayın
boyunca 60 bin çocuğun daha TEMA Vakfı doğa eğitimlerinden faydalanmaları için
bağış çağrısı yapılacak.
27 yıldır toprak odaklı
çalışmalarının yanı sıra başta çocuklar olmak üzere toplumun tüm kesimlerine
doğa eğitimleri veren TEMA Vakfı, ‘Umut Yeşerten Şarkılar’ özel yayınında ünlü
sanatçıları bir araya getiriyor.
Tüm şarkılar 'çocuklar'
ve 'doğa' için söylenecek.
‘Umut Yeşerten Şarkılar’
özel yayınında; Ayça Ayşin Turan, Burak Sevinç, Can Yaman, Demet Özdemir, Dilan
Çiçek Deniz, Emre Karayel, Funda Arar, Kıvanç Kasabalı, Mert Fırat, Pınar
Deniz, Sedef Avcı, Serhat Kılıç, Yağmur Tanrısevsin mesajları ve şarkıları ile
sahne alacak. Gecenin müzik direktörlüğünü Behzat Gerçeker’in yapacağı yayında,
ENBE Orkestrası da sanatçılara performanslarında eşlik edecek.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder