YAŞAR EYİCE
*- SONUCUNU GÖRECEĞİZ
Mehmet Cemil Arı Bornovalı hemşehrim.
Sürekli takipçim…
Aynı şekilde ben de hemen her gün paylaşım yapıyor, ‘Beğendim’ işaretini gönderiyorum.
Nihayet bir istekte bulunmuş!
‘Baş üstüne!’ gibisinden bazı kelamlar ettim, güzel sözlerine karşılık.
Dileği yalnız kendisinin değil, yüzlerce hatta binlerce kişinin isteği.
Çoğunluk, ‘Yapmazlar!’ gibi sabit bir görüş sahibi.
Geçenlerde kaybettiğimiz Küçükpark’ta Hikmet Kumuk’tan da duymuştum.
Değerli Mehmet Cemil Arı’nin koskocaman, şehir gibi Bornova halkının dileği şöyle:
‘Sevgili Eyice sizden bir isteğim var!
Atatürk Mahallesi Karşıyaka arasında belediye otobüs seferleri olursa ATATÜRK mahallesinde birçok kişi olağan üstü rahatlatacak.
Muhteşem kaleminizle bu konuyu ele alırsanız çok memnun oluruz. Selamlar…’
Kısa ve öz değil mi?
Bildiğim ve takip ettiğim kadarıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, seçim beyannamesinde bu konu üzerinde ciddiyetle duracağını ve yeni hatları hizmete alacağını söylemişti.
Sözü vardı ve sanıyorum bu söylediğini birkaç yeni hat açarak yerine getirdi.
Yakın zamanda İzmir’e yeni sıfır otobüsler geldi hizmete girdi.
Demek istediğim ESHOT Genel Müdürlüğü bu haklı dileği kısa zamanda değil, hemen yerine getirir.
Bu arada ben de önemli bir noktaya dikkat çekeyim.
*- ÇOK ÖNEMLİ
Urla Devlet Hastanesi önünde trafik yönünden büyük kargaşa var.
Otoparklar yeterli değil.
Bunu bir kenara yazalım.
Asıl iki sorundan biri, ‘Başdurak’ olarak kabul edersek, hastane önündeki durağın yeri değiştirilmeli ya da arsa sahipleri ile konuşularak bir cep ve güzel bankları olan bir çağdaş durak yapılmalı.
Herkesin aracı yok.
Hastalar, yaşlılar yavaş hareket ettiklerinden otobüsler yolu ve dolayısıyla trafiği felç ediyor. Sollayarak geçilmediğinden (Karşı yönden gelen araçlar yüzünden) herkes perişan oluyor.
Bunu ESHOT’un uzmanları da bu hatta çalışan tecrübeli toplu ulaşım şoförleri de çözebilir.
Sadece istemek ve görev aşkı yeter.
İkincisi;
Kaç yıldır uyarıyorum;
Dörtyol ağzına mutlaka ve mutlaka alt- üst geçit veya viyadük yapılmalı.
Örnek olarak Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Ferdi Beyin yaptığı köprüleri göstermiştim,
Hatta bir keresinde bu köprülerden birini yazıp, ‘İzmir’e sen başkan olmalıymışsın!’ demiştim.
Boşuna binlerce kişi kendisini sevmedi, uğurlama törenine katılmadı.
Demek ki oluyor.
Ama kaç dönemdir Urla bir çöp bidonu, konteyner sorununu çözemedi.
Çürüyüp hasarlı olanların bile yerine konulmuyor.
Bu köprü işini nasıl çözecek?
Biliyorum, ‘Bizim işimiz değil!’ diyerek işi Karayollarına dolayısıyla valiliğe atacaklar.
Yazık bu millete yazık!
Şunu da yazayım, ‘Urla Devlet Hastanesi’ yalnız bu kentin değil, tüm yarımadanın hatta İzmir’in bazı merkez ilçelerinin de ağırlığını çekiyor.
*- EĞİTİMLİ ve ÖRNEK İNSAN
Şimdi havayı biraz dağıtayım…
Belki de Yeşilçam’ın hali hazırda, yaşını almış ‘en yakışıklı’ aktörü…
Aynı zamanda, eğitimli, şöhreti hazmetmiş, mutlu bir yuvanın temel direği…
Hiç köşesine çekilmemiş…
An itibarıyla, 85 yaşında, 1940 İstanbul doğumlu,
İstanbul Büyükada’daki evinin kapısını çalan yapımcılar, O’nun için TV dizilerinde ‘özel rol’ yazdırıyor senaristlere…
Üstelik emekli milletvekili…
Ve düne kadar üniversitelerde ders veren bir öğretim görevlisi…
O kadar “özel” yani…
*- YARIŞMAYI KRAL OLARAK BİTİRDİ
Makine mühendisi Çerkez bir baba ile Rumeli (Macaristan) göçmeni felsefe öğretmeni bir annenin oğlu olarak, İstanbul’da açtı gözlerini, bu yaşlı dünyaya…
Önce Avusturya ortaokulunda, sonra Atatürk Lisesinde okudu.
Ailenin durumu gayet iyiydi…
O ‘Baby Face’ delikanlıyı…
Almanya’daki Würzburg Üniversitesi’ne gönderdiler…
Dört yıl diş hekimliği okudu…
Son sınıftayken yaz tatili için İstanbul’a geldi…
Tam da o tarihlerde ‘Ses Dergisi’ artist yarışması açmıştı…
Arkadaşları “Mutlaka kazanırsın” diyordu…
Annesiyle babası, “Sen bilirsin!” havasındaydı ve…
Yıl; 1963’tü…
Yarışmayı “kral” olarak bitirdi…
Kızlarda ise Ajda Pekkan birinci olmuştu…
O kadar şanslıydı ki…
İki ay sonra…
Nevzat Pesen’in yönettiği ilk filmi “Genç Kızlar”da…
Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit’le birlikte…
Başrolleri paylaşıyordu…
Gerisi çorap söküğü gibi geldi…
Hem yakışıklı hem yetenekliydi…
Üstelik, kamera da O’nu sevmişti…
Çok değil, bir yıl içinde “romantik jön” olarak…
Yeşilçam’ın aranılan aktörleri arasına adını yazdırdı…
Ve…
O günden bugüne 130 film çevirdi…
Yeşilçam’a verdiği emeğin hesabını bile yapmış…
Şimdi diyor ki:
“Her filmin ortalama 30 günde çekildiğini düşünürseniz, 130 film için 3 bin 900 gün, yani hayatımın 11 yılını neredeyse başka bi’şi ile uğraşmadan sette geçirmişim…”
*- HOSTES BERNA’YA AŞIK OLUR
Mitoloji’de evliliğe giden yol…
Aşk Tanrısı Eros’un attığı oklarla başlar…
N’etekim… Bir gece kapısı çalınıyor yakışıklı aktörün…
Bi’de ne görsün karşısında üç güzel kız…
Üçü de THY hostesi…
Şirketin yakında balosu olacak; bizim yakışıklıya davetiye getirmişler…
Adı Berna olan esmer güzeli hostes, o sırada 22 yaşında…
“Gelirseniz mutlu oluruz” diyor…
Yakışıklı aktör…
Davetli olduğu balonun kapısını değil ama Hostes Berna’nın kalbinin kapısını çalıyor…
Birkaç ay sonra evleniyorlar…
O sırada Berna Hanım, 22 yaşında…
*- BU KEZ NORVEÇ’E GİTTİ
Yeşilçam’dan sadece ‘erotik film’ furyasında elini eteğini çekti…
Ancaaak…
Diğer Yeşilçam aktörleri gibi sahneye çıkıp…
Şarkı söylemeyi de reddetti!
Peki, onun yerine ne yaptı?
Yeni doğan kızları Bengü’yü de alıp, ailecek Norveç’e yerleştiler…
Genç kızların sevgilisi yakışıklı aktör, iki üniversiteden Çevre Bilimleri diploması almayı başardı…
Vatan hasreti ağır bastı; 1981’de Türkiye’ye geri döndü…
Matbaa kurdu, ticaret hayatına atıldı...
*- MİLLETVEKİLİ OLDU
Gelgelelim, Yeşilçam kanına girmişti bi’kez…
1985’te Orhan Aksoy’un, TRT adına yönettiği ‘Acımak’ adlı dizide başrolü oynadı…
Sonra gelen teklifleri nazikçe geri çevirdi…
Neden?
Marmara Üniversitesi’nde bilim yapmak için…
Öğretim görevlisi olarak, gençlere, turizm, Mahalli İdareler ve Avrupa Topluluğu dersleri verdi…
Türkiye, o sıralarda politika’da önemli ataklar yapan ANAP’la değişim yaşıyordu…
Rahmetli Özal teklif etti, öykümüzün kahramanı yakışıklı aktör, 18 Nisan 1999’da, Anavatan Partisi’nden İstanbul Milletvekili seçildi…
Vekillik öncesinde de, Çevre Bakanlığı Başdanışmanı ve İstanbul Çevre İl Müdürlüğü görevlerini üstlendi…
Okan Üniversitesi’nde turizm dersleri verdi…
Ya sonraları?
*- USTA İŞİ YEMEK TARİFLERİ
Ediz Hun…
Bir asrı geride bırakan Türk Sineması’nın, beyaz perde uğruna, adını – soyadını değiştirmemiş, tırnak kadar skandala karışmamış, yuvasına 50 yıldır kol-kanat germiş içimizden biri…
Ülkesine de, bir büyük aktör, bilim insanı ve milletvekili olarak hizmet vermiş, özel bir sanatçıdır…
Şimdi resmen hayatın tadını çıkarıyor…
Oğlunun ve kızının izdivaçlarından dört erkek torunu var…
‘Bir türlü kız torun bulamadık!’ diye hayıflanıyor…
TV programlarına katılıp, nasıl yemek yaptığını anlattı.
Araya da, Türkan Şoray’dan, Hülya Koçyiğit’ten, Filiz Akın’dan anılar yerleştirdi.
Ne yapıyorsa, ‘Usta işi’ yaptı.
*- 80 YAŞINDA BİLE
Anımsadığım kadarıyla; 80 yaşında, Fox TV’de yayınlanan ‘Savaşçı’ dizisinde, büyük bir aşkla geçti kameranın karşısına…
Emekli Albay Gündüz Göktürk rolünü oynadı.
Sette fit fiziğiyle gençlere taş çıkartmıştı.
Yeşilçam’ın ölümsüz ismi Ediz Hun, romantik jön rollerinin, abartısız ‘en iyisi’ olarak tarihe geçti…
Hala çok hareketli ve araştırmacı, kaktüs koleksiyonu var; 4 bin 500 çeşit…
Teleskopla yıldızlara bakıyor; mikroskopla böcekleri inceliyor…
Ancaaaak, O’nu onurlandıran şahane bir rekoru var, 58 yılda…
Tam 24 film çevirdi Sultan’la…
Sultan kim?
Tabii ki, Türkan Şoray…
Bakıyorum, anımsıyorum da eski filmlerini, nasıl da yakışmışlar birbirlerine!
‘Hayata yeniden gelmek istesem bilim adamı olmak isterdim…’ diyor, sinema oyuncusu Ediz Hun…
*- HER YIL OLUYOR
Şimdi yine bir mektubu paylaşayım:
Ankara’dan Cihan Citaker dostumuz yazmış:
“Yaşar, her yıl yangın oluyor bu İzmir'de.
Fakat tedbirler yetersiz...
Çocukluğumdan beri.
Selamlar Ankara'dan Altındağ'dan...
Artık teknolojiler gelişti, yangın çıktığı andan itibaren, en geç yarım saat içinde müdahale edilmeli...
30 yıllık emeklere yazık oldu....”
Sevgili Cihan doğru söylüyor.
Hatta en ufak bir hareket ve hararet bile anında belirlenebiliyor.
Fakat aynı zamanda o kadar yer yanmaya başladı ki, aklım almıyor.
Bir zamanlar, ya ‘Yunanlılar yaktı!’ diyorduk, ya da PKK yani terör örgütleri..
Ama şimdi Vali beyin açıklaması, elektrik tellerinden…
Bu da konuşulur, yazılırdı.
Bildiğim kadarıyla yangınların dört ana nedeni vardı:
Birincisi, anız yakma…
İkincisi mangal ya da sigara izmariti,
Üçüncüsü cam ve şişe kırıkları,
Dördüncüsü kundaklama…
Bazen de, yetkililer açıklamasa da, elektrik nakil telleri…
Uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Ben de 12 askerimizin yıllar önce Söke dağlarında şehit olduğu orman yangınına gitmiştim.
Hatta çektiğim ve gazetemde yayımlanan fotoğraf yıllarca birçok gazete ve özellikle TRT televizyonunda yangın haberlerinde kullanıldı.
İşte o gün, aynen İzmir İtfaiyesinin kahraman itfaiyecileri gibi bir anda alevler arasında kaldım. Nasıl kurtulduğuma hala inanamıyorum, herhalde rüzgâr yön değiştirerek bana yardımcı olmuştu.
O günden bu yana, yöreyi ve ormanı bilmeyenin, aynen yangını söndürmek için uyandırarak bölgeye getirilen askerlerimizin şehit oldukları gibi yangından kurtulma şanslarının olmadığına inananlardanım.
*-
BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...
YAŞAR EYİCE *- ‘TANE’ Mİ, ‘TEK’ Mİ? Meyveyi tane ile almaya başladığımızı anlatmaya ‘Avrupalı olduk!’ diyerek anlatmaya çalışmıştım… Örnek olarak da yıllar öncesinin Avrupa’sından söz etmiştim… Şimdi iş büyüdü! Siyaset sahnesine sıçradı… Konumuz domates! Acaba, ‘Tek’ mi desem, yokta ‘tane’ mi? Muhalefet iktidarın söylemlerinden yola çıkarak ‘tek’ diyor… Ama ben ‘tane’ sözcüğünü seçiyorum… AKP’nin Konya İl Başkanı benim ‘Avrupalı olduk!’ görüşüme bir alternatif görüş getirdi… Domatesin tane ile tanesinin beş liradan satılması üzerine şöyle dedi: ‘Bu zenginlik alametidir!’ Bu görüşün nedeni ya da anlatımı AKP’li İl Başkanına göre şöyle: ‘Biz kışın sadece turşu yerdik. Domates yoktu… Ama şimdi domates de alınıyor…’ AKP Konya il Başkanına göre, demek ki, refah ve zenginlik artıyor… Turşudan domatese atladık… Aslında ben olayı basitleştirmeye çalışıyorum… Ama şöyle düşünürsek nasıl bir sıkıntı içinde olduğumuz ortaya çıkıyor. *- ALMAK VE KİRALAMAK İYİ Parti Genel Başkanı siyasete değişi...
Yorumlar
Yorum Gönder